Son Dakika
21 Ocak 2014 SALI
Resmi Gazete
Sayı : 28889
DANIŞTAY KARARLARI
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No: 2013/4215
Karar No: 2013/4759
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan: Danıştay Başsavcılığı – ANKARA
Davacı: Gözde Mızrak Dönmez
Vekili: Av. Kerem Çavli
Halitpaşa Cad. No:135/5 – KARS
Davalı: Kars Valiliği
Vekili: Av. Havva Önüt
İl Milli Eğitim Müdürlüğü – KARS
İsteğin Özeti: Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nin 31.12.2012 günlü, E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Özgür Metin
Düşüncesi: Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi: Yozgat İli, Yerköy İlçesi, Nurdoğdu İlköğretim Okulu’nda 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca Kars İli, Merkez İlçe, Eşmeyazı İlköğretim Okulu’na kadrolu olarak atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle 7.10.2012 tarihindeyaptığıbaşvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davanın; süre aşımı yönünden reddine dair Erzurum Birinci İdare Mahkemesinin 06.11.2012 gün ve E:2012/1357, K:2012/1331 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ve kararın onanmasına ilişkin Erzurum Bölge İdare Mahkemesince verilen 31.12.2012 gün ve E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararın yürürlükteki hukukaaykırı olduğu ileri sürülerek davacı vekili tarafından kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesinde, “niteliği bakımından yürürlükteki hukukaaykırı bir sonucu ifade eden” kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10’uncu maddesinde, “İlgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri”; 11’inci maddesinde de, “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlemyapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemiyapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanınişlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yenidenişlemeye başlayacağı ve başvurmatarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığıbaşvurunun reddi üzerine açılan davada, davacının 06.12.2010 tarihliişlemle atandığı okulda göreve başladığı, harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun’un 11’inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işlemindenkaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yapılan 07.10.2012 tarihlibaşvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 22.10.2012 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yolluk ödenmesine neden olanişleminhukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemintesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığıiddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yeralanişlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlemkurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde “yolluksuz” ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemdendoğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığıbaşvuru 2577 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulanişlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Bu nedenle, Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukukaaykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 31.12.2012 gün ve E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Yozgat İli, Yerköy İlçesi, Nurdoğdu İlköğretim Okulu’nda 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca Kars İli, Merkez, Eşmeyazı İlköğretim Okulu’na kadrolu olarak atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi istemiyle 7.10.2012 tarihindeyaptığıbaşvurunun reddine ilişkin 9.10.2012 günlü, 20363 sayılı işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Erzurum 1. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 6.11.2012 günlü, E:2012/1357, K:2012/1331 sayılı kararla; davacı tarafından, 6.12.2010 tarihindeyapılan atama üzerine en geç göreve başladığı tarihten itibaren yasal dava açma süresi olan altmış gün içinde doğrudan veya davalı idareye başvuraraktesis edilen işlem üzerine kalan yasal süre içerisinde dava açılması gerekirken, bu sürenin geçirilmesinden uzun bir süre sonra davalı idareye yapılan 7.10.2012 tarihlibaşvurunun 9.10.2012 tarihliişlem ile reddi üzerine, 22.10.2012 havaletarihli dilekçe ile açılan davanın esasının süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine hükmedilmiş, itiraz üzerine davaya bakan Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nin 31.12.2012 günlü, E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararıyla söz konusu İdare Mahkemesi kararı onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Mahkeme’ce verilen 27.2.2013 günlü, E:2013/34, K:2013/35 sayılı kararla reddedilerek Erzurum 1. İdare Mahkemesi Hakimi’nce verilen karar kesinleşmiştir.
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nin 31.12.2012 günlü, E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararının hukukaaykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı “yürürlükteki hukukaaykırı bir sonucu ifade eden” söz konusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kanun Yararına Bozma” başlıklı 51. maddesinde, “1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukukaaykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.” hükmü yeryeralmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığıtarihiizleyengünden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10’uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11’inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlemyapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemiyapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanınişlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yenidenişlemeye başlayacağı ve başvurmatarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olanişleminhukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemintesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığıiddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemdeyer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yeralanişlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlemkurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Yozgat İli, Yerköy İlçesi, Nurdoğdu İlköğretim Okulu’nda 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde öğretmen olarak görev yapmakta iken, anılan Yasanın 4/A maddesi uyarınca 6.12.2010 günlüişlemle Kars İli, Merkez, Eşmeyazı İlköğretim Okulu’na kadrolu olarak atanarak yeni görev yerine 20.12.2010 tarihindebaşlayan davacının, bu atama işleminden dolayı alamadığı sürekli görev yolluğunun ödenmesi için yaptığı 7.10.2012 günlübaşvurusunun Kars Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 9.10.2012 günlü, 20363 sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Erzurum 1. İdare Mahkemesi’nce, 6.12.2010 günlü onayla atanan davacının atandığı yerde göreve başladığı tarihin, kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılanhesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılanbaşvuru, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukukenolanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işleminyasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yeralan; “Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez.” ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2006/58 sayılı Genelgesi’nin 11. maddesinde yeralan; “Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir.” ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi’nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşanyenihukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında idareye her zamanbaşvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukukaaykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 31.12.2012 gün ve E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen 31.12.2012 günlü, E:2012/854, K:2012/831 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Kars Valiliği ile davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 17.9.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Danıştay İkinci Daire Başkanlığından:
Esas No: 2013/9504
Karar No: 2013/6238
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan : Danıştay Başsavcılığı -ANKARA
Davacı: Tülay Türkçüler adına Eğitimciler Birliği Sendikası
Vekilleri: Av. Kadriye Canyurt – Av. Şükrü Sungur
GMK Bulvarı, Şehit Daniş Tunalıgil Sk. No:3/13, Maltepe – ANKARA
Davalı: Nevşehir Valiliği
İsteğin Özeti: Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nin 23.1.2013 günlü, E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararının; Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Mehmet Özyiğit
Düşüncesi: Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Başsavcısı: Mevlüt Çetinkaya
Düşüncesi: Hakkari İli, Durankaya Beldesi, Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda 657 sayılı Yasa’nın 4/B maddesi uyarınca sözleşmeli statüde beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapmakta iken Nevşehir İli, Damat İbrahim Paşa İlköğretim Okuluna atanan davacı tarafından, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğun ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davada; dava konusu işlemin iptali ve sürekli görev yolluğunun yasal faiziyle birlikte ödenmesi yolunda Kayseri 2. İdare Mahkemesince verilen 03.07.2012 gün ve E: 2011/795, K: 2012/826 sayılı kararın bozulmasına ve davanın süre yönünden reddine ilişkin Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin 23.01.2013 gün ve E: 2013/26, K: 2013/71 sayılı kararının yürürlükteki hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kanun yararına bozulması konusunda Danıştay Başsavcılığını bilgilendiren dilekçe üzerine konu incelendi.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesinde, “niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden” kararların kanun yararına temyiz olunabileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin l’inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükmü getirilmiş; 10’uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11’inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının naklen atanması nedeniyle yolluk verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davada, davacının 25.06.2010 tarihli işlemle atandığı okulda göreve başladığı, harcırahının ödenmemesi üzerine sürekli görev yolluğuna ilişkin dava açması ya da 2577 sayılı Kanun’un 11’inci maddesi uyarınca idareye başvurması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra anılan atama işleminden kaynaklanan yolluğun verilmesi istemiyle idareye yaptığı 15.03.2011 tarihli başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 20.05.2011 tarihinde açtığı davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır
Yolluk ödenmesine neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir.
Atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Davacının, naklen atanmasına ilişkin işlemde “yolluksuz” ibaresi bulunmadığına göre, bu işlemden doğan yolluğunun tarafına ödenmesi için yaptığı başvuru 2577 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi kapsamında olup, bu başvuru üzerine kurulan işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde olduğu açıktır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 06.06.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; “Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez.” ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe sokulan Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2006/58 sayılı Genelgesi’nin 11. maddesinde yer alan; “Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir.” ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi’nin 28.02.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 23.01.2013 gün ve E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51’inci maddesi uyarınca, kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi’nce işin gereği düşünüldü:
Dava; Hakkari İli, Durankaya Beldesi, Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda sözleşmeli statüde Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, Nevşehir İli, Damat İbrahim Paşa İlköğretim Okuluna atanan davacının, söz konusu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi amacıyla 15.3.2011 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 29.3.2011 günlü, 236 sayılı işlemin iptali ile anılan yolluğun talep tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Kayseri 2. İdare Mahkemesi Hakimi tarafından verilen 3.7.2012 günlü, E:2011/795, K:2012/826 sayılı kararla; uyuşmazlık konusu olayda, her ne kadar Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde ve davacı ile imzalanan hizmet sözleşmesinde, sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemeyeceği belirtilmiş ise de, Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar ile günün gelişen koşullarına uygun olarak belirli durumlarda sözleşmeli personele nakil olanağı tanınması nedeniyle, görev yeri değişen personele bu esnada katlandığı zorunlu giderlerin karşılığı olarak yolluk ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davacının başvurusunun reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, sürekli görev yolluğunun davalı idareye başvuru ( 15.3.2011 ) tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiş; bu karara yapılan itiraz neticesinde, Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nin 23.1.2013 günlü, E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararıyla; davacının, Nevşehir Damat İbrahim Paşa İlköğretim Okuluna kadrolu olarak naklen atanmasından dolayı harcırahın ödenmediğini en geç göreve başladığı 16.7.2010 tarihinde öğrendiği hususunda kuşku bulunmadığı, bu tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açmadığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesine göre başvuruda da bulunmadığı görüldüğünden, bu süreler geçirildikten çok sonra dava açma süresini canlandırmayan 15.3.2011 tarihinde davalı idareye yaptığı başvurusunun reddedilmesi üzerine 20.5.2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile açtığı davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığından işin esasına girmek suretiyle karar veren mahkeme kararında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle, anılan kararın bozulmasına, 2577 sayılı Yasa’nın 14/3-e ve 15/1-b maddeleri uyarınca davanın süre yönünden reddine karar verilmiş; davalı idarenin karar düzeltme istemi de kabul edilerek aynı Mahkeme’nin 19.6.2013 günlü, E:2013/763, K:2013/672 sayılı kararıyla, söz konusu bozma kararı “vekalet ücreti yönünden” düzeltilmiştir.
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nin 23.1.2013 günlü, E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine Danıştay Başsavcılığı “yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden” sözkonusu kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kanun Yararına Bozma” başlıklı 51. maddesinde, “1. Bölge idare mahkemesi kararları ile idari ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2. Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3. Bozma kararının bir örneği ilgili Bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır.” hükmü yer yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmü getirilmiş; 10’uncu maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde konusuna göre Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri; 11’inci maddesinde de, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yolluk ödenmesine (hak kazanılmasına) neden olan işlemin hukuki sebebi genellikle atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemlerinden biri olmakla birlikte, yolluğun ödenmesi konusunda idari dava konusu olabilecek bir uyuşmazlığın doğması, yolluk konusunda bir işlemin tesis edilmiş olması koşuluna bağlıdır. Yolluk konusundaki işlem ise yolluğa hak kazandıran atama, nakil veya geçici görevlendirme işlemiyle birlikte, atama, nakil veya görevlendirmenin “yolluklu veya yolluksuz” olduğunun işlemde belirtilmesi suretiyle tesis edilebileceği gibi yolluğa hak kazandığı iddiasında olan kişinin yolluk talebiyle başvurusu üzerine de tesis edilebilir. Doğal olarak sözü edilen asıl işlemle birlikte tesis edilmiş bir yolluk işleminin varlığı halinde, yani yolluklu veya yolluksuz ibaresinin işlemde yer alması halinde dava açma süresi, yolluksuz ibaresi yer alan işlemin tebliğ tarihine göre; yolluk konusunda asıl işlemde ödenip ödenmeyeceği hususunda bir ibare konulmamış ya da ayrı bir işlem kurulmamış olması halinde dava açma süresi, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde öngörüldüğü gibi ilgili tarafından yöneltilecek bir başvuru üzerine oluşacak açık veya zımni bir ret işlemine göre hesaplanacaktır.
Dosyanın incelenmesinden; Hakkari İli, Durankaya Beldesi, Cumhuriyet Yatılı İlköğretim Bölge Okulunda sözleşmeli statüde Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yapmakta iken, 25.6.2010 günlü işlemle Nevşehir İli, Damat İbrahim Paşa İlköğretim Okuluna atanan davacının, bu atama nedeniyle verilmeyen yolluğunun ödenmesi amacıyla 15.3.2011 tarihli dilekçe ile yaptığı başvurunun 29.3.2011 günlü, 236 sayılı işlemle reddi üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nce, davacının atandığı yerde göreve başladığı 16.7.2010 tarihinin, kendisine yolluk ödenmediğini öğrendiği son tarih olarak kabulünün gerekmekte olduğu belirtilerek ve yapılan hesaplama sonucu, dava süre aşımı yönünden reddedilmiş ise de, dava konusu olayda başvuru öncesinde davacıya tebliğ edilmek suretiyle kendisine yolluk verilmeyeceğine ilişkin bir işlemin mevcut olmaması karşısında; yolluk ödenmesi talebiyle sonradan yapılan başvuru, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi kapsamında yapılmış bir başvuru niteliğini taşıdığından, bu konuda çıkan uyuşmazlıkta atandığı yerde göreve başlama tarihinin dava açma süresi için başlangıç olarak alınmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu işlemin yasal dayanaklarını oluşturan ve 6.6.1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulan Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların 4. maddesinde yer alan; “Sözleşmeli personele geçici görev yolluğu dışında harcırah ödenemez.” ibaresi ile buna paralel olarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2006/58 sayılı Genelgesi’nin 11. maddesinde yer alan; “Sözleşmeli öğretmenlere sürekli görev yolluğu ödenmeyecektir.” ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi’nin 28.2.2011 günlü, E:2010/5994 sayılı kararıyla yürütmesinin durdurulmuş olması nedeniyle oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacının sürekli görev yolluğunu alabilmek için,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. maddesi kapsamında idareye her zaman başvurabileceği de açıktır.
Bu nedenle, Kayseri Bölge İdare Mahkemesinin, yürürlükteki hukuka aykırı sonuçlar ifade ettiği açık bulunan 23.1.2013 günlü, E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Danıştay Başsavcılığının kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen 23.1.2013 günlü, E:2013/26, K:2013/71 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın birer suretinin Danıştay Başsavcılığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Nevşehir Valiliğine ve davacıya gönderilmesine ve bu kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 21.10.2013 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.
BENZER HABERLER