Son Dakika
Kent Ekonomileri Formu Toplantısı’na katılmak üzere Yozgat’a gelen Numan Kurtulmuş, Vali Abdulkadır Yazıcı’yı ziyaret etti. Kurtulmuş, burada yaptığı açıklamada, önce Demokratikleşme Paketi’ne değindi. Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Türkiye, hem ekonomik alanda, hem siyasi alanda çok ciddi bir şekilde zihniyet değişimine doğru gidiyor. En son Demokratikleşme Paketi’yle de ortaya konulan vizyon budur. Yani paketin içeriğinden daha önemli olan, Türkiye’nin artık vatandaşından korkan, vatandaşına bir hayat tarzı, vatandaşına inanç, düşünce, siyaset tarzı, yaşam tarzı dikte etmeye çalışan bir devlet anlayışından, hatta vatandaşından bütün bu alanlarındaki farkıl dilinden kıyafetinden, siyasi düşüncesinden korkan devlet anlayışından, tam tersine milletimiz de hangi farkılılkar varsa bunun önünü açan, bu farkıllıklara sahiplenen, sözünde, kararında, yetkinin de sadece millette olduğu bir Türkiye’nin inşası istikametinde Türkiye ilerliyor. Demokratikleşme paketi bu alanda atılmış önemil adımlardan birisidir. İnşallah terör bütün sonuçlarıyla ortadan kakalktığı zaman Türkiye ekonomisinin çok daha ileriye gideceğini göreceğiz.”
TERÖR, 28 YILDA 1.2 TRİLYON DOLAR KAYIP VERDİRDİ
Kurban Bayramı sonu kamuoyu ile paylaşacakları bir çalışmalarının olduğunu da belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“O da terörür tahmini maliyeti. En iyimser ihtimalle terör Türkiye’ye 28 yılda 1. 2 trilyon dolar kayıp vermiştir. Eğer bu maddi kayıplar olmasaydı, Türkiye bugünkü olduğu noktadan çok daha ilerisinde olacaktı. İnşallah törer sona erdikten sonra başta güneydoğu ve doğu Anadolu olmak üzere hem yerli ve hem yabancı birçok yatırımcının geleceğini ve Türikey’de ekonomik kalkınmanın olağanüstü derecede hızlanacağını göreceğiz. Oralarda yapılacak olan ilave yatırımların aynı şekilde Türkiye’nin diğer bölgelerindeki yatırımları da etkilleyceğini hep birlikte göreceğiz. Türkiye doğru bir istikamette gidiyor. Bunu yaparken de son 10 yıldır Türkiye iki alandaki reformları birlikte yürüttü. Bunlardan birisi ekonomik refomlar, diğeri siyasi reformlar. Bunlardan birisini diğerine tercih ederek Türkiye’nin yol alması zaten mümkün değil. Yani şunu diyemezdik biz. Bekleyelim biraz daha gelişelim ekonomik olarak ondan sonra siyasi reformlar yaparız. Ondan sonra ihtilallerle, darbelerle, darbe teşebbüsleri ile ondan sonra yüzleşir, hesaplaşırız diyemezdi Türkiye.”
BALYOZ KARARI, HAYATİ ÖNEMDE KİLOMETRE TAŞI
12 Eylül’ün, 28 Şubat’ın sonuçları ile hesaplaşmanın devam ediyor olmasının Türkiye bakımından son derece sevindirici gelişmeler olduğunu belirten Kurtulmuş, “Aynı şekilde Ergenekon ve Balyoz’da kararın alınmış olması, bugün açıklandı, Balyoz davasının Yargıtay tarafından netleştirilmiş olması, Türkiye’nin darbelerle yüzleşmesi bakımından hayati önemdeki kilometre taşıdır. Bu, bir dönüm noktasıdır. Biz öyle bir Türkiye arzuluyoruz ki; bir daha hiçbir kimsenin aklının ucundan bir olağanüstü dönemi oluşturmayı, bir olağanüstü dönemi gerçekleştirmeyi, ya da bir olağanüstü dönem şartlarının oluşmasına katkıda bulunmayı aklından dahi geçiremeyeceği kadar darbelerin önünün kesildiği bir Türkiye lazım. Bunun için millet iradesinin bütün kurum ve kuruluşları ile işletilmesi gerekiyor. Bu da gerçekleşirken, bu ülkenin de ekonomik gücünün gerçekten olağanüstü yüksek derecede sağlanması gerekiyor” diye konuştu.
KARAR MİLLETİN ELİNDE OLURSA ÜLKE İLERİ GİDER
Türkiye’nin 10 yıl içerisinde büyük mesafeler alacağını söyleyen Numan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Siyasette de ekonomide de söz ve karar milletin elinde olursa, bu ülke ileriye gider. Ekonomide de siyasette de söz ve karar seçkinlerin elinde olursa, ülkeyi yönettiklerini zanneden elitlerin elinde olursa, millet geriye gider. Türkiye’nin 67 yıllık çok partili siyasi hayatının özeti budur. Ne zaman demokrasinin önü açılırsa ekonomi gelişiyor. Ne zaman ekonomi gelişirse demokratik adımlarımız artıyor. Böyle olduğu sürece milletin gücü artıyor. Ve Türkiye’de seçkinlerin, elitlerin milleti adam etmek, milleti güdümlemek hevesinde, iştahında olanların da iştahı kaçıyor, hevesi kursaklarında kalıyor. Dolayısıyla bütün bu çalışmaların hepsi aynı amaca matuf çalışmalardır. Ekonomide de siyasette de demokratik yöntemlerle sözü, kararı halka bırakacak mekanizmaları inşa ediyoruz. İnşallah Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıl çok büyük mesafeler alacağını hep birlikte göreceğiz. Bütün bunlar da sadece Ankara’da oturarak, masa başında planlayarak olacak şeyler değildir. Siyaseti de, ekonomiyi de paydaş olarak milletin bütün kesimlerine koyabilirsek, o zaman Türkiye’de halk kazanacaktır, Türkiye kazanacaktır. Evlatlarımız, Türkiye’nin gelecek nesilleri kazanacaktır.”
BENZER HABERLER