Son Dakika
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşü gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Vatandaşlara enflasyon mesajı veren Erdoğan, “Halkımız müsterih olsun, bu meselenin üstesinden geleceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşü gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suudi Arabistan’la yatırımcılarımızı bir araya getirecek organizasyonlarla büyük bir ekonomik potansiyeli tekrar harekete geçirme konusunda mutabık kaldık. 2030 EXPO için adaylardan biri de Suudi Arabistan. EXPO 2030’un Riyad’da düzenlenmesi için Türkiye olarak kendilerini destekleyeceğimizi açıkladık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ziyaretimizin, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerde yeni bir dönemin müjdecisi olacağına inanıyorum. İlişkilerimizin karşılıklı saygı ve güven temelinde geliştirilmesi hususundaki ortak irademizi en açık şekilde ve en üst düzeyde ortaya koymuş olduk. Ortak çıkarlarımız ve bölgemizin istikrarı için bu gayreti sürdürme kararlılığındayız. Suudi Arabistan’la müşterek çabalarımızın ülkelerimize ve bölgemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Barış, dostluk ve dayanışma ayı Ramazan’ın, tüm İslam coğrafyasında huzura, istikrara, kenetlenmeye, muhabbet ikliminin yeniden güçlenmesine vesile olmasını diliyorum. Ziyaretimiz süresince Suudi Arabistan’daki kardeşlerimizden çok bir büyük muhabbet ve yakınlık gördüğümüzü özellikle dile getirmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
SORU: Geçen aylarda Suudi Arabistan ile İran arasında Bağdat’ta görüşmeler oldu. Bu önemliydi. Diğer taraftan Türkiye’ye de yakınlaşmasını bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de yüzde 80 kendi ihtiyaçlarımızı karşıladığımız bir savunma sanayimiz var. Buna dair de iki ülke arasında bir model söz konusu oldu mu?
Şu anda İran ile Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantımızı henüz gerçekleştirmedik. Fakat tabii Körfez bölgesi ile İran’ın arasında bir sıkıntının olduğunu da ifade etmem lazım. Özellikle Yemen konusu, buradaki ayrılığın en önemli konularından bir tanesi. Orada da işte Husiler meselesi var. Şu anda Suudi Arabistan’ın bu konudaki hassasiyeti devam ediyor. Fakat biz belli hassasiyetleri paylaşmakla beraber tabii aramızdaki bu Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey toplantısını da devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Burada herhangi bir sıkıntı yok. Ancak Suudi Arabistan’la özellikle savunma sanayiine yönelik müşterek bazı adımların atılabileceği konusundaki düşüncelerimizi paylaştık. Bu adımlar karşılıklı olarak bizim ülkemizde veya Suudi Arabistan’da olabileceği gibi, üçüncü ülkelerde de bu tür adımları atmak mümkün. Bizde işin teknolojisi var. Bunlarda ise sermaye söz konusu. Dolayısıyla teknoloji ile sermayeyi bütünleştirmek suretiyle bu tür adımları atmak mümkün. Bu noktada bizlerin artık pazar olmaktan çıkmamız lazım. Üreten olmamız ve üreten olmanın dışında da bizim yeni pazarları beraber bulmamız gerekir. Bu konuda da mutabık kaldık. Temennim odur ki İslam dünyası artık pazar olmaktan çıkar, inşallah üreten ve yeni yeni pazarlara açılan bir konumda olur.
SORU: Suudi Arabistan’a yaptığınız bu ziyaret, başta Suriye olmak üzere Irak, Lübnan ve Yemen’deki bölgesel krizlerin ve savaşların nihayete erdirilmesi konusunda bir başlangıç olabilir mi? Bu konuyu böyle değerlendirebilir miyiz? Zira Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta çok ciddi bir barış misyonunu üstlenmiş durumda. Bölge halkları da en fazla Türkiye’den böyle bir barış misyonu beklentisi içerisinde. Bu misyonla acaba Orta Doğu’daki krizlerin nihayete erdirilmesi konusunda Türkiye bir öncülük yapabilir mi?
Elbette yapabilir. Yapmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü bizim Orta Doğu ülkeleriyle ortak yönlerimiz çok fazla. Her şeyden önce bu ülkeler halkı Müslüman olan, yönetimleri Müslüman olan ülkeler. Fakat, dünyada güçlü ülkelerden biri, tüm emperyal amaçlarını Suriye’de de kullandı, Irak’ta da kullandı. Yanına yine aynı şekilde Avrupa’dan bir veya iki tane ülkeyi çekmek suretiyle buralara tırlarla dolu araç gereçler gönderdiler. Peki bunları kimlere verdiler? Bu bölgelerdeki terör örgütlerine verdiler. Bu terör örgütleriyle de bizleri ciddi manada rahatsız ettiler, rahatsız etmeye de devam ediyorlar. Bunlara biz eyvallah etmedik, etmeyeceğiz. Şu anda Irak’ta bizimle dayanışma halinde olan, görüşmeleri olumlu istikamette gelişen bir Irak yönetimi var. Bu Irak yönetimiyle birlikte de bu olumlu adımlarımızı inşallah bölgenin barışı için atmaya devam edeceğiz. Suriye’de ise durum biraz daha farklı. Orada Suriye’nin içindeki halkla dayanışma halindeyiz. Onlarla da oralarda müşterek adımları atacağız. Malum Suriye’nin kuzeyinde biz Türkiye olarak inşa ettiğimiz briket evlerle halkın gönlünü ciddi manada kazandık, kazanıyoruz. Hedefimiz ilk etapta inşallah burada 100 bin briket ev yapmak. Bir hedefimiz var; Türkiye’den oraya gidenleri veya Suriye’nin içinde o konutlara yerleşenleri önce oralarda iskan ettirelim, ondan sonra da inşallah bunların kendi evlerine geçmelerini de sağlayalım. Şu an itibarıyla 60 bin civarında konutu bitirmiş durumdayız. 2+1 gibi konutlarla bu süreci devam ettiriyoruz. Suriye’de de halkı yanımıza çekmek suretiyle adımlarımızı atıyoruz, atacağız ve onları da yanımıza çekerek işimizin çok daha kolay olduğuna inanıyorum. Irak’taki yönetimin de inşallah bir an önce ilan edilmesini temenni ediyorum. Orada iki başlılık söz konusu; bir Kuzey Irak’taki durum, bir de merkezi yönetim var. Taraflarla görüşmelerimiz istihbarat teşkilatlarımız vasıtasıyla devam ediyor. İnşallah orada da sonuç iyi olacak.
SORU: Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve Suudi Arabistan ile temaslar başladı. Benzer bir durum üst düzeyde Mısır’la söz konusu mudur? Bu Cidde’de gündeme geldi mi?
Doğrusu Cidde’de bu konu gündemimize gelmedi. Fakat şu anda ortada bir gerçek var; o da şu; bizim İsrail ile ilgili bir politikamız var; aynı şekilde Mısır’la da böyle bir politikanın olması mümkün. Bizim zaten Mısır’la şu anda alt düzeydeki, hatta istihbarat örgütlerimiz arasındaki ilişkiler devam ediyor. İş adamlarımız arasındaki ilişkilerimiz devam ediyor. Olumlu neticeler, üst düzeyde de bu adımların atılabileceği istikametindedir. Çünkü Mısır halkıyla Türk halkının birbiriyle ortak yanları çok çok ileri. Dolayısıyla biz Mısır halkını yok farz edemeyiz. Gönlümüz bir an önce şunu arzu ediyor; bu birlikteliği, beraberliği sağlayalım. Çünkü bunu sağladığımız anda bölgenin barışı, bölgenin birlikteliği çok daha ileri bir konuma inşallah taşınacaktır diye düşünüyorum.
SORU: Mısır ve İsrail ile iyileşen süreçte, Türkiye’nin son dönemde dış politika atağında, yani Rusya ile zor olan ilişkilerimizi çok başarılı şekilde yönetmemizde, hızla bozulan ilişkilerimizi düzeltmemizde, burada nasıl bir paradigma değişimi yaşandı? Türkiye bu adımları nasıl ve neden attı? Biz burada nasıl bir siyaset güdüyoruz? İkinci sorum da Fransa’daki seçimlerle alakalı. İkinci turu 24 Nisan’da tamamlandı, zor bir seçim oldu. İkinci ve dördüncü parti ilk turda aşırı sağdı. 11 Eylül’den sonra gördüğümüz radikal sol ve aşırı sağ söylemlerin çok öne çıktığını gördük Fransa’da. Bu, merkez partileri ve merkezi de çok etkiliyor. Bu süreci ve sonuçlarını, Türkiye’nin NATO ile ilişkileri ve Fransa ile ilişkileri özelinde değerlendirmenizi rica ederim.
Taze bir gelişme olduğu için ikinci sorudan başlayalım. Doğrusu aşırı uçların Fransa seçiminde elenmiş olması, kaybetmiş olması bence tüm dünyamız için bir kazanımdır. Çünkü ne çekiyorsak aşırılıklardan çekiyoruz. Hatta ben arkadaşlarla yaptığım görüşmelerde de şunu söylüyordum; “Artık biz Macron’u tanıyoruz, biliyoruz. Münasebetlerimiz belli bir noktada. Dolayısıyla Macron’un seçim kazanması Türkiye-Fransa ilişkileri açısından çok daha isabetli olacaktır.” Temennilerimiz de tuttu. Ama hepsinden öte burada bence tabii Macron akıllı bir siyaset güttü. Macron’un karşısındakilerinin ise bir defa Fransa’nın yapısını, sosyolojik yapısını tam manasıyla iyi analiz edemedikleri ortaya çıktı. Yani onların İslam düşmanlığını, hele hele başörtüsüne karşı aşırı derecedeki tavırlarını, Müslümanlara yönelik yapacakları uygulamaları çok açık net ortaya koymaları, ikinci tur için tabii Macron’u çok daha öne çıkardı. Hele hele Sayın Macron’un son televizyon programındaki yaklaşımları, başarısı bana göre seçimde finalde onun öne çıkmasını ve seçimi kazanmasını getirdi. Seçimin hemen öncesinde, NATO toplantısında kendisiyle bir saat kadar özel bir görüşmemiz oldu. O görüşmede de Türkiye-Fransa ilişkilerini bundan sonraki dönemde nasıl planlayacağız, ne gibi adımlar atacağız, bunları konuştuk. Bu seçimde ortaya çıkan neticeyle de aramızdaki ilişkiler inşallah çok daha iyi bir konuma gelecektir.
Mısır ve İsrail ile ilişkiler noktasında da tabii bölgede Türkiye olarak belirleyici bir ülke konumunda olmamız hasebiyle ipleri tamamen koparmamız bize bir şey kazandırmaz. Bizim yaklaşım tarzımız her zaman şu; bir iplik düzeyinde de olsa bağı koparmayacaksın, o bağı tutacaksın ki bir gün bu ilişki size lazım olabilir. Biz de bu anlayışla aramızdaki bu bağları koparmayalım istiyoruz. Tabii İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var. Gerçekçi olmak lazım; bölgedeki durumlar, hele hele barışa yönelik planlar noktasında bizim de ihtiyacımız var. Bu adımları bu şekilde atalım istedik. Attığımız bu adımların da isabetli olduğu görülüyor. Tabii hele hele Sayın Herzog gibi bir Cumhurbaşkanı’nın İsrail’in başında olması da bu ilişkilerde gerçekten barışa yönelik bir adım atılmasına vesile olmuştur. Temenni ederiz ki Sayın Başbakan ile de münasebetleri çok daha iyi bir konuma getirelim. Tabii Ramazan ayında İsrailli bazı aşırı grupların, radikal grupların Mescid-i Aksa’da meydana getirdikleri rahatsızlıklar, bizleri de ciddi manada rahatsız etmiştir. Biz Sayın Herzog’a Hamursuz Bayramı ile bizim itikaf döneminin çakıştığını da söyledik; “İnşallah bu dönem böyle kavgalı gürültülü olmaz, çok daha sakin bir şekilde geçer” dedik ama maalesef arzu ettiğimiz gibi olmadı, yine sıkıntılar yaşadık. Temenni ederiz ki bundan sonra yaşamayız.
SORU: Ekonomiye ilişkin sormak istiyorum. Türkiye’nin enflasyonla mücadelesindeki yol haritasında nerede olduğumuzu değerlendiriyorsunuz? Sizce tepe nokta görüldü mü acaba?
Enflasyon, şu an sadece bizde değil küresel ekonomideki bozulmaların etkisiyle gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her yerde bir mesele. Bugün Amerika’ya da Avrupa’ya da baktığınızda enflasyonda en yüksek seviyeler görülüyor. Bir de tabii dönemsel etkiler söz konusu. Elbette bu sorunun bizim vatandaşlarımız açısından oluşturduğu sıkıntıların farkındayız ve bunların giderilmesi için ne gerekiyorsa onu yapmanın gayreti içindeyiz. Bütün gelişmeleri yakından takip ediyoruz, gerekli tedbirleri alıyoruz. Halkımız müsterih olsun, bu meselenin üstesinden geleceğiz. Hedefimiz enflasyonu aşağıya çekmektir. Attığımız, atacağımız adımlarla inşallah mayıstan sonra gerilemeye de başlayacaktır. Bunun yıl sonuna doğru daha olumlu istikamette neticeleneceğini söyleyebilirim.
SORU: Elon Musk ile çeşitli konularda iletişim halinde olduğunuza tanıklık ediyoruz. Musk, bu hafta Twitter’ı satın aldı. Bazı çalışmalar yapacak. Mesela güvenilirliğini artırmak istiyor, platformu daha güvenilir hale getirmek istiyor. Türkiye’nin sosyal medya düzenlemeleriyle biraz benzerlik gösteriyor. Ben hem Musk ile iletişiminizi sormak isterim hem de Türkiye’deki sosyal medya düzenlemeleri hakkında ne söylemek istersiniz?
Sosyal medya konusunda doğrusu benim yaklaşımım olumlu değil, sosyal medyaya pek olumlu bakmıyorum. Ama sosyal medyayı bir kenara atmamız da mümkün değil. Onun için de gerekli olanı yapmamız lazım. Bu da nedir? Yasal düzenlemeler… Şu anda biz bu yasal düzenlemeleri yapmak için çalışıyoruz. Bu konuda gereken adımları süratle atacağız. Şimdi, Elon Musk 44 milyar dolar verdi diye Twitter’daki olumsuzluklar meşrulaşmaz. Örneğin Trump’ın Twitter ile ilgili mücadelesinde neler yaşandığını gördük. Ben daha önce de söylüyordum ‘Twitter cıvıtır’ diye. Bunun ne olduğunu da zaten yaşıyoruz. Sosyal medyada iftira derseniz iftira var, yalan derseniz yalan var. Hakikatlerin paylaşıldığı veya ulaştırıldığı değil, tam manasıyla olumsuzlukların, yalanın, yanlışın, her türlü fitnenin, fücurun olduğu bir yapı. Elon Musk burayı almış olabilir fakat bundan sonraki süreçte de biz birinci derecede ülkemizi düşünmek zorundayız. Şu anda çıkaracağımız yeni yasal düzenlemeyle bu işe bir çekidüzen vermeyi hedefliyoruz. Devlet olarak dezenformasyonla mücadele etmek için üzerimize düşeni kararlılıkla yapacağız.
Kaynak: Haber Global
BENZER HABERLER