Son Dakika
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hedeflerinin insanı, insanoğlunu güçlü kılmak olduğunu belirterek, “Adil bir devlete, hükümete düşen bu anlayışı, bakış açısını savunmak, toplumun tüm kesimleriyle birlikte çalışana, çalıştırana, esnafa, girişimciye, sanayiciye, çiftçiye eşit mesafede durabilmektir. Adil bir devlet, hükümet, toplumun tüm kesimleri arasında olduğu gibi çalışma hayatının kesimleri arasında da barışı, diyologu, uzlaşmayı sağlayacak mekanizmaları oluşturmak zorundadır” dedi.
Başbakan Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca düzenlenen 10. Çalışma Meclisi Toplantısında yaptığı konuşmada, çalışma hayatının güncel sorularını ele almak üzere düzenlenen etkinlik dolayısıyla ilgili bakanlığa ve katılımcılara teşekkür etti.
Çalışma Meclisi’nin taraflarıyla değişik platformalarda zaman zaman bir araya geldiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, çalışma hayatında büyük hassasiyetle sürdürdükleri diyalog ortamının bundan sonra da aynı yoğunlukla, hassasiyetle devam edeceğini söyledi.
Erdoğan, çalışma hayatındaki barışı, huzuru, istikrarı, Türkiye’nin hem bugünü hem geleceği için hayati bir unsur gördüklerini ve 11 yıl boyunca çalışma hayatına çok büyük duyarlılık içinde eğildiklerini vurgulayrk, “12 yıl önce kurduğumuz partimizin programının çalışma hayatı bölümüne bakabilirseniz, orada meseleyi çok net, gerçekçi olarak ortaya koyduğumuzu göreceksiniz. 11 yıllık iktidarımız boyunca partimizin programındaki, seçim beyannamelerimizdeki, hükümet programlarımızdaki çalışma hayatı vaatlerine harfiyen uymanın, hedeflerimizi gerçekleştirmenin mücadelesi içinde olduk” diye konuştu.
-“Yol arkadaşlığı kavramı üzerinden ilerlemenin mücadelesi içinde olacağız”
Çalışma hayatında düzenleme yaparken son derece hassas bir denge üzerinde ilerlemenin gerektiğinin bildiklerini ve bu hassasiyeti hep muhafaz ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bizim, kendi öz kültürümüz, kendi geleneklerimiz, tarihi tecrübemiz barış ve huzur içinde bir çalışma hayatı inşa etmek için çok zengin bir birikimi özellikle ihtiva ediyor. İşçi, işveren ilişkilerini inşa etmek için bizim yurtdışından ideolojiler transfer etmeye hiç ihtiyacımız yok. Elbette yeni gelişmeleri, anlayışları, çağımıza uygun hak ve imkanları kendi insanımıza kazandıracağız. Tabiki dünyadaki tartışmaları çok yakından takip edecek, bunlardan kendimize dersler çıkaracağız. Ancak kendi tarihimiz, kültürümüzde özellikle de bizim Ahi teşkilatımızda olduğu gibi biz, işçi-işveren, patron-emekçi ayrımını bir kenara koyacak, yol arkadaşlığı kavramı üzerinden ilerlemenin mücadelesi içinde olacağız. Ne işverensin ne de işçisiz böyle bir hayat mümkün değil.
Yol arkadaşları bir terazinin iki ayrı kefesinde bulunan iki ayrı taraf değildir. Yol arkadaşları; aynı yolda, aynı istikamette, yan yana yürüyen hem meşakkati hem faydayı paylaşan kader ortaklarıdır. İki insanın her anlamda tıpa tıp birbirine benzemediğini biliyoruz. Yetenekler, birikimler, aile, çevre, imkanlar, fırsatlar insanları birbirinden farklı kılabilir. Kimi zengin kimi fakir doğabilir, aynı köyden, hatta aynı aileden yola çıkıp biri işçi, biri patron olabilir. Önemli olan emeğini ortaya koyanın alnının teri kurumadan emeğinin hakını alabilmesidir. Önemli olan kişinin sermayesini özgürce ortaya koyabilmesi, özgürlük ve güvenlik içinde o sermayeyi kullanabilmesi ve oradan hakkını alabilmesidir. Bu ikisinin iki ayrı taraf gibi terazinin iki ayrı kefesi gibi birbiriyle asla uyuşmayacak, uzlaşmaycak bir düşman gibi hareket etmesi çalışma haytına ülkele, millete yarar sağlamaz ve sağlamamıştır.”
Başbakan Erdoğan, “emek, sermaye” gibi başlıkların yanlış tanımlandığını belirterek, emek, sermaye, yatırım, üretim ve tüketimin hepsinin insanın birer türevi olduğunu, insan varsa emek, sermaye, üretim, tüketim ve yatırımın olacağını belirterek, “İnsan yoksa bunların hiçbirisi yok, öyleseye hedef insanı, insanoğlunu güçlü kılmaktır. Adil bir devlete, hükümete düşen bu anlayışı, bakış açısını savunmak, toplumun tüm kesimleriyle birlikte çalışana, çalıştırana, esnafa, girişimciye, sanayiciye, çiftçiye eşit mesafede durabilmektir. Adil bir devlet, hükümet, toplumun tüm kesimleri arasında olduğu gibi çalışma hayatının kesimleri arasında da barışı, diyologu, uzlaşmayı sağlayacak mekanizmaları oluşturmak zorundadır” diye konuştu.
“Acaba biz işçi-memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız”
Erdoğan, hükümet olarak 11 yıldır çalışma hayatının kesimleri arasında barışı, diyalogu, uzlaşmayı sağlamanın mücadelesini verdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Diyorum ki; ‘acaba biz işçi-memur ayrımını ne zaman ortadan kaldıracağız’. Batı bunu büyük ölçüde halletti. Türkiye’nin de bunu halletmesine gereğine inanıyorum. Zira işçi memurun ne aldığına, memur da işçinin ne aldığına bakıyor. Emekli olmadan önce veya emekli olduktan sonra, o zaman gelin oturalım bunu hep birlikte ‘çalışanlar’ başlığı altında toparlayalım. Eğer bunu bu başlık altında toparlarsak bir defa bu iki yanlı, iki bakış ortadan kalkmış olacaktır. Arada da sendikalar olacak, ama nedir? İşçi-memur ayrımı olmayacak, sadece ‘çalışan’da hepsini toplamış olacağız.
Ben, şahsen gençliğimden itibaren İstanbul Belediyesinde işçi olarak çalıştım, işçi olmanın ne olduğu çok çok iyi biliyorum. Daha sonra özel sektörde de çalıştım, daha sonra işveren de oldum. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğum dönemde bu sefer masanın diğer tarafından işveren sıfatıyla bulundum. İşçilerimizle, sendikalarımızla aynı masaya oturup toplu iş sözleşmeleri
imzaladım. Şu anda Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı sıfatıyla da 76 milyonun tamamına, çalışan da çalıştırana da eşit mesafedeyim, sorumluluklarım, yetkilerim dahilinde adaleti tesis etmek için mükellefim. Bunun için ne gerekiyorsa yaptık ve yapacağız.”
Başbakan Erdoğan, toplumun tüm kesimlerinin ayn aynı geminin içinde, aynı yolun yolcuları olarak aynı hedeflere doğru ilerlediğini belirterek, “İşçisinin hakkı teslim edilemeyen bir ülke, memurunun hakkı teslim edilmeyen bir ülke gelecek hedeflerine ulaşamaz. Kendisini güven içinde, hürriyet içinde hissetmeyen sanayiciyle, işverenle, esnafla, çifçiyle gelecek inşa edilemez. 2023 hedeflerini biz hep birlikte inşa edeceğiz. 2053 hedeflerinin taşlarını şimdiden hep birlikte döşüyeceğiz, 2071 hedeflerinin yolunu şimdiden birlikte inşa edeceğiz. Sadece çalışma hayatında değil, toplumsal her meselede ortak aklı öne çıkaracak, ortak hedefler doğrultusunda ortak çözümler üreteceğiz” diye konuştu.
Takvim
BENZER HABERLER