Son Dakika
“Onur duyuyorum” diyen Fatma Şahin, 2005’te hacca gittiğini hatırlatarak, “O günün şartlarında bırakın bunları konuşmayı düşünmeye bile korkuyorduk” dedi.
RÖPORTAJ: SEDA ŞİMŞEK / BUGÜN GAZETESİ
*Meclis’te başörtülü milletvekilleri Genel Kurul’a girdikleri gün oradaydınız, neler hissettiniz?
Milletin Meclisi’nin milleti temsil etmesi çok önemliydi. Kurucu Meclis fotoğrafına bakıldığı zaman orada milleti temsil eden bir yapı görülüyor ama daha sonra darbeci zihniyetin, vesayetçi rejimin bizlere bıraktığı yasakçı mirastan dolayı, milletin kendisi Meclis’te yıllarca temsil edilemedi. Arkadaşlarımızın Genel Kurul’da yerlerini almalarıyla artık Parlamento milletteki bütün kesimleri temsil etme gücüne ulaşmış oldu. Çok heyecan verici, buna tanıklık etmekten büyük bir memnuniyet ve onur duyuyorum.
İKİ KANAT GEREKİYOR
*Kadın milletvekillerinin yasama faaliyetlerine başörtüleriyle katılmalarının siyasette de yeni bir dönemi açması beklenebilir mi?
Partimizin teşkilat yapısına bakıldığı zaman, aslında ortalama 25 yıllık bir insan potansiyeli var. Teşkilatın her kademesinde, ana kademede, kadın kollarında çalıştılar. Bu süreçler daha fazla kadının alana girmesi, alanda kalması ve kendilerini yetiştirmeleri imkânı verdi.
Siyasi katılımda bu kısıtlamadan ötürü istedikleri şekilde karar alma mekanizmalarına taşınamadılar. Şimdi, o mutfakta çalışan, gayret gösteren kadınlarımız liyakatlarını artık karar alma mekanizmalarına taşıyabilecek. Bu bakımdan da çok sevindirici.
*AK Parti’de tabanda yıllardır milletvekili olmak için bekleyen başörtülü kadınlara mı teslim edeceksiniz yerlerinizi?
Muhafazakâr demokrat bir partiyiz. Muhafaza ettiğimiz değerler belli. Demokrat kimliğimizle, sürekli değişimin, dönüşümün alt yapısını oluşturuyoruz. Milletimiz ve kendi tabanımız başörtülü kadınların da milletvekili olmasına hazır. Bunu yönetebilecek bir lider kadro var, tabanda yetişmiş ve görev bekleyen güçlü bir kadın grubu var. Bu siyasi yolculuğun, kalkınma yolculuğunun bir cinsle gidemeyeceğini herkes gördü. Bize medeniyet yolculuğunda iki kol, iki kanat gerekiyor. Bu kanatlardan birisi uzun yıllardır eksikti, o tamamlanıyor.
MAHALLE BASKISI OLMAZ
*AK Parti’de başı örtülü olmayan kadınlar üzerinde bu süreç bir mahalle baskısı oluşturur mu?
Hayır, biz başından beri başı açık olan kadının da başı kapalı olan kadının da beraber mücadelesini verdik. Baştan düğmeyi doğru şekilde iliklediğimiz için ne başı açık olan, açık olduğu için ne de başı kapalı, kapalı olduğu için kendisini rahatsız hisseder. Tam tersine, bizim partimizde başı açık olan başı kapalının, başı kapalı olan başı açık olanın hakkını korur. İkisi de insan hakkı mücadelesi verir. Ben 10 yıldır AK Parti’deyim, şu an kabinedeyim, başım açık olduğu için hiçbir zaman bir rahatsızlık duymadım. Bu taban, bu genel merkez, bu lider beni bu makamlara getirdi. Partide bir mahalle baskısı olacağı yönündeki iddialar, yeni bir korku siyasetinin parçası.
BEN DE DÜŞÜNMÜŞTÜM
*Siz başörtüsü takmayı düşünüyor musunuz?
Hacdan geldiğim sırada düşünmüştüm, hac psikolojisi insanı çok etkiliyor. 2005’te gitmiştim. O günün şartlarında biz bunları bırakın konuşmayı düşünmeye korkuyorduk. Bugün artık her şey normalleşiyor. Bugün böyleyim yarın ne olur şu anda bilemem. Ben kendimi ne zaman hazır hissedersem o zaman olur. Hiçbir zaman kendi üzerimde bir zaman kıstası koymadım.
*Siz de hac dönüşü başınızı örtmek mi istemiştiniz?
Arkadaşlarımın hissettiklerine benzer şeyler hissettim, onların psikolojisine benzer bir psikoloji içindeydim. Şekilcilikten tamamen çıkılması lazım. Burada, hiç kimsenin kimseye bir mahalle baskısı uygulamaması gerekiyor. Ne zaman açılacaksın, ne zaman kapanacaksın gibi soruların kadınları incittiğini ve ülkenin gündeminden çıkması gerektiğini düşünüyorum.
Başörtülü bakan da olur
*Meclis’te başörtülü milletvekilinden sonra başörtülü bir bakanı kısa zamanda Türkiye görür mü?
Tabii ki olur, Parlamento’da kadın sayımız arttı. Başı açık veya kapalı mı diye değil, liyakatına bakmak gerekiyor. Bizim medeniyetimiz, tarihimiz ehliyet ve liyakat üzerinde yükselmiş. “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu” diyen bir anlayıştan geliyorum. Kim kendisini daha iyi yetiştirmişse onun makam alacağı bir sürece giriyoruz. Doğrusu da bu. Ehliyetin, liyakatın öne çıktığı bir döneme giriyoruz.
Pantolonla ilgili değişimi gerçekleştirmemiz lazım
*Meclis Genel Kurulu’na kadın milletvekillerinin pantolonla girmesi talepleri var.
İçtüzük değişimi gerekiyor, bunun için de bütün partilerin bu konuda olumlu görüşü var. Bence pantolonla gelmek isteyen arkadaşların bu en doğal hakkı. Bütün yasakları kaldırma iddiasındaysak, bir an önce içtüzük değişimini gerçekleştirmemiz gerekir.
BEN ANKARA’DA OLACAĞIM
*Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olabileceğinize dair iddialar var, adaylığınız söz konusu mu?
Gaziantep’te belediye başkanlığı yapacak ehliyette çok güçlü adaylarımız var. Ben buradayım, genel siyasetteyim. Partimizin yetiştirdiği belediye başkanlarımız var, onların seçilmesine yardımcı olacağız. Ben Ankara’da olacağım, onlar orada olacak.
*AK Parti’nin bu dönem bir kadın büyükşehir belediye başkanı adayı olabilir mi?
Önce kadınların alana girip aday adayı olmaları gerekiyor. Daha fazla kadının alana girmesi, yarışmaları ve mücadele etmeleri lazım.
İşçi babalara 10 gün doğum izni
*Teşvik Paketi gündemde.
Kreşler yaygınlaşacak, esnek çalışma, çalışma hayatına girecek. Çok geç yaşta evlilikler beraberinde daha geç doğumlara sebep oluyor. Çiftlerin istedikleri sayıda çocuk yapmalarına zaman kalmıyor. 26 yaş civarında evliliğin doğru olduğunu düşünüyoruz. Mobilya, beyaz eşya gibi gerekli eşyalarını alamadığı, mali imkânları elvermediği için evlenmeye karar vermiş ama evlenemeyen çiftler varsa, onlara faizsiz kredi vereceğiz. Doğum izni, süt izni, kreş, esnek çalışma, sosyal destek mekanizmalarıyla ilgili düzenlemeler yapıyoruz.
*Çocukla ilgili maddi bir teşvik öngörülüyor mu ailelere?
Para vermeyeceğiz, alternatifler sunacağız, aile ve iş yaşantısını uyumlaştırmaya çalışacağız. Çocuk sahibi olmak isteyenlerin yaşamını kolaylaştıracak tedbirler alacağız.
FARK TOLERE EDİLECEK
*Doğum izni ile ilgili düzenleme netleşti mi?
AB ortalamasını baz alıyoruz. Şu an 16 hafta, istihdamda kadının geriye gitmemesi için 17-18 haftaya çıkartabiliyoruz. Esnek çalışmayla aradaki farkı tolere edeceğiz.
*Erkeklere doğum izini ile ilgili de bir düzenleme var sanırım.
Şu an işçi babalar alamıyor, memur babalar doğum izni alıyor. Artık işçi babalar da 10 gün doğum izni alabilecek.
Tüm ayrımcılığı reddediyoruz
*“Bedenimize karışma sitemleri” var. Bu sitemleri değerlendirmeye aldınız mı?
Ciddi bir önyargı olduğunu düşünüyorum. Eksik bilgiden, iletişim eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Fransa’da, İngiltere’de, Rusya’da nüfus politikalarında teşvik sistemi çalışıyor. Oradaki kadınların, “Niye hükümetlerimiz bizlere bunu yapıyor” diye bir algıları yok. Tam tersine bu teşvik sistemlerinin içine giriyorlar, faydalanıyorlar. Biz bunu yaptığımız zaman, bunların arkasında, ön planında ne var, niye bunu yapıyorlar şeklinde, yaptığımız işi farklı şekilde algılatmaya çalışan bir siyasi muhalefet var.
10 yılı aşkın süredir iktidardayız, bugünkü, dünkü iktidar değiliz. Kadını her alanda güçlendirmek için çok önemli düzenlemeler yaptık. En son çıkardığımız istihdam paketinde kadın çalıştırmaya teşvik ettiğimiz için 4 milyon yeni istihdamın 1,5 milyonu kadın oldu. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Kadınların bu korku siyasetinin üzerlerinde etkili olmasına fırsat vermemeleri gerekiyor. Bizim kadın bedeni ya da erkek bedeni diye bir ayrımımız yok, insan odaklı bir yaklaşımımız var. Her türlü ayrımcılığı reddediyoruz.
Özelde sezaryen yüzde 90’lara çıktı
*Mesela sezaryenle doğumun sınırlandırılması bu kapsamda değerlendiriliyor.
Dünyadaki sezaryen oranına, girmeye çalıştığımız AB’nin öngörülerine, Dünya Sağlık Örgütü verilerine bakıldığı zaman, hepsinde yüzde 15’in üzerinde sezaryenle doğum tehlikeli bulunuyor. Sezaryen cerrahi bir müdahale, anne ve bebeğin hayati tehlikesi yoksa tavsiye edilmiyor. Bütün dünya normal doğumun teşvik edilmesi gerektiğini söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü ile AB’de sezaryen oranı yüzde 15-20 civarı. Bizde özel hastanelerde bir ara yüzde 90’lara çıktı. Bu böyle devam mı etsin?
Romanlar’a yatay konut yapacağız
*Roman açılımında rol aldınız, neler yapılacak?
Hukuki mevzuatta Romanlar’a negatif algı oluşturacak unsurları kaldırdık. Bu dönemde onlarla ilgili çalışmalar bize verildi. Romanlar’ın daha çok yaşadığı illerin valileri, emniyet müdürleri ve ilgili bakanlarla bir araya geldik, 6 ay mutfak çalışması yaptık. Eğitim, sağlık, istihdam, güvenlik, barınma gibi alanlarda hâlâ çok ciddi sorunlar yaşandığını gördük.
Romanlar’ın yaşayabileceği konutların yapımını daha çok fonlama kararı aldık. Mesela, dikey yapılarda mutsuz oluyorlar, kültürel olarak rahat edemiyorlar. Kendi doğal yaşam şartları içerisinde yaşam standartlarını iyileştirecek, mali destekle barınma ortamını iyileştirecek, yine yatay yapılarda yaşayabilecekleri düzenlemeler yapacağız.
12 yerde Romanlar için sosyal destek merkezi açacağız. Bu merkezlerde kadınlarımızın mesleki yeterliliklerini artıracak, hukuki, psikolojik destek dahil Roman kadınların neye ihtiyacı varsa ihtiyaçlarını giderecek bir kurumsal altyapı oluşturacağız.
*Müzikten kopacaklar mı?
Kopmasınlar ama onun eğitimini alsınlar. Roman kızların daha fazla okul sürecinde kalması lazım, üniversiteye gitme oranları çok düşük. Romanlar’da resmi olmayan nikâh oranı, küçük yaşta evlilik oranı çok yüksek. Şu anda eşi vefat edenlere ayda 250 lira mali destek veriyoruz ama resmi nikâhı olmayanlar bu haktan faydalanamıyor, bu sosyal desteği alamıyor.
*Bir de eğitimlerini yarım bırakanları okula döndürüyormuşsunuz.
Ankara’da pilot bir uygulama yaptık. Bir şekilde eğitimi yarım kalmış ama devam etmek isteyen ev kadını, iş kadını ya da kızlarımız olabilir. Şu anda devam etmek, okumak isteyenleri açık mesleki lise üzerinden diploma sahibi yapıyoruz. Ankara’da 2 yılda 19 kızımız üniversiteye başladı. Bütün Türkiye’ye yaygınlaştırmak için Emine Hanım’ın başkanlığında vali eşlerini topladık.
BENZER HABERLER