Son Dakika
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, yerli otomobilde markalaşma ile alakalı özel bir teşvik mekanizması üzerinde çalışmak gerektiğini belirterek, “Yani bu yolda harekete geçen bir yapıyı markalaşma teşviki olarak hangi unsurlarla teşvik edelim. Kafamda bazı şeyler oluştu” dedi.
Bakan Ergün, Bloomberg HT kanalında katıldığı bir programda, yerli otomobilin teknoloji ya da üretim değil marka meselesi olduğunu belirterek, Türkiye’nin kaliteli bir şekilde birçok markanın bütün parçalarını üreten, montajını yapan ve dünya pazarlarına satan bir ülke olduğunu söyledi.
Türkiye’nin otomotiv sektöründe çok iyi bir yeri ve tecrübesi olduğuna işaret eden Ergün, “Yapmadığımız şey şu; marka yapmadık. Marka yapmak için kendi iç pazarımızın büyüklüğünü, uluslararası ilişkilerimizin gücünü, müttefiklerimizle, sattığımız pazarlarla olan ilişkilerimizi dikkate alarak bir markalaştırma politikası izleyelim diye yola çıktık bu dönem” diye konuştu.
Bunu devlet olarak kendilerinin yapmayacaklarını dile getiren Ergün, “Eskiden devletçi bir ekonomi vardı, o zaman keşke markalaşma konusuna da önem verilmiş olsaydı. Aslında fena gitmiyordu; yani partnerlerimizle bir müddet sonra işi markalaşmaya götürüyorduk. Renault’la bir araç üretimine girilmişti. Toros’u markalaştırabiliyorduk yavaş yavaş. Fiat’la bir araç üretimine girilmişti. Biz Şahin’i, Doğan’ı, Kartal’ı markalaştırabiliyorduk. Anadol çok önemliydi mesela. Markalaşma özelliği taşıyan da bir isim Anadol. Hala da markalaşabilir. Ama özel sektör onların üzerinde ısrarla durmadı; yeni şeyleri tercih etti, yani mevcut markalara yüzde 50-50 ortak olalım, burada üretimini yapalım, onlar da kazansın, biz de kazanalım; bu da bir politika” ifadelerini kullandı.
MARKALAŞMAYA TEŞVİK SİNYALİ
Bu tür popüler ve markalaşılabilecek ürünlerde adım atılmamasını eksiklik olarak düşündüklerini ve sektörü bu konuda motive ettiklerini belirten Ergün, bu motivasyonun sektör üzerinde 2008’den sonraki dünya ekonomik şartlarında tam arzu edilen şekilde etkisini göstermediğini ifade etti.
Ergün, “Yani çok çalıştılar, düşündüler, maliyet hesabı yaptılar, adım atmayı planlayanlar oldu. Hani ‘babayiğit’ diye ifade edildi. Sonunda şöyle bir tablo çıktı ortaya; babalar var bu işi yapabilecek, ama bunlar bu konuda yeterince yiğit davranmadılar. Babalar, ama yiğit değiller. Şimdi yiğitler var, ‘ben yaparım’ falan diyenler var; onlar da baba değiller, yani onu yapacak ekonomik bir güce sahip değiller. Bu iki unsurun, babalık ve yiğitlik unsurunun mezcedilmesi için belki yeni mekanizmalar gerekiyor, onlar üzerinde çalışabiliriz” açıklamasını yaptı.
Şu anda yatırım ve üretimle ilgili teşviklerin var olduğuna işaret eden Ergün, “Fakat markalaşmayla alakalı özel bir mekanizma üzerinde çalışmak lazım. Yani, bu yolda harekete geçen bir yapıyı markalaşma teşviki olarak hangi unsurlarla teşvik edelim. Kafamda bazı şeyler oluştu ama, henüz tam netleşmediği için paylaşmayalım” diye konuştu.
“Elektrikli araçta, fosil yakıtlı araçlarda yaptığımız yanlışı yapmayacağız”
Elektrikli araçların gelecekte hayatta daha fazla yer alacağına dikkati çeken Ergün, bu konuyla ilgili bir çalışma başlatarak Türkiye’de elektrikli araç teknolojilerinde de bağımlılığın bugünkü gibi devam etmemesi ve bu teknolojilerde söz sahibi olmak adına sektörü biraraya getirdiklerini söyledi.
TÜBİTAK desteklerini de bir projeyle bu alana yoğunlaştırdıklarını anlatan Ergün, “Konsorsiyumlar oluştu. Şimdi bir iki konsorsiyum, elektrikli araç teknolojilerinin bir araca dönüştürülüp imalata yöneltilmesi çalışmalarını önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde sonuçlandıracak. Elektrikli araç teknolojilerinde, fosil yakıtlı araçların teknolojilerinde yaptığımız yanlışı yapmamış olacağız” ifadelerini kullandı.
Henüz yolun başında sayılan hibrit ya da elektrikli araç teknolojilerinin geliştirilme şansının var olduğunu ve bu alanda geç de kalınmadığını belirten Ergün, “Biraz daha gecikirsek hakikaten geç kalmış oluruz. Elektrikli ya da hibrit araçlarla ilgili teknolojiler konusu önümüzdeki yılların daha çok hayatımıza dokunacak konusudur. Herkes mesafe almaya çalışıyor. Bu konuda eğer zamanlamamızı iyi yapar, adımlarımızı zamanında atar, teknolojimizi geliştirirsek, o zaman bu içten yanmalı motorlarda, araçlarda yaşadığımız markalaşma sıkıntısını yaşamamış oluruz. Baba ve yiğitler orada daha kolay biraraya geliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Sabah
BENZER HABERLER