Son Dakika
Sosyal medya ile birlikte her gün hayatımıza yeni bir kavram giriyor. Bu seferki ise tam da sosyal medya bağımlılığını, daha doğrusu ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’nu temsil eden bir kelime: FOMO! Peki, uykusuz kalmamıza, sürekli olarak hesaplarımızı kontrol etmemize neden olan FOMO nedir? Üsküdar Üniversitesi ve NP İstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi’nden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, FOMO ile ilgili sorularımızı yanıtladı…
Son günlerde çok konuşulan ve uykularımızı kaçıran FOMO (Fear of Missing Out) yani ‘gelişmeleri kaçırma korkusu’ nedir?
FOMO, gündemi kaçırma korkusudur. Özellikle ‘nomofobi’ olarak bilinen, bağımlılık derecesinde telefon kullanma durumudur. Bu durum insanın kontrol duygusuyla ilgili bir korku. Her insanda bir kontrol duygusu vardır. Nasıl fiziksel bütünlüğün kontrolü kaybolunca vücutta ağrı oluşuyorsa, psikolojik bütünlük de bozulunca korku oluşuyor.
ONAYLANMAMIŞ HİSSETTİRİYOR
Sürekli olarak insanların sanal ortamda ne yaptığını merak etmek bir tür bağımlılık mı?
Toplumda, sanal alemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültür oluştu. “Sanal ortamda yer alamadığım zaman kötü hissediyorum” diyenler, Twitter’da yazdıkları retweet yapılmayanlar veya Facebook’da yeterince beğeni almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Çünkü kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissediyorlar.
FOMO tedavi gerektirir mi?
Sosyal medyada fazla zaman geçirilmesiyle oluşan bu durum sonucunda kişi, bırakmayı ve durdurmayı deniyor ama başarılı olamıyor. Sosyal medya başında geçirilen zaman miktarı gittikçe artıyor. Bununla birlikte haz tatminleri azalıyor. Beyindeki ödül-ceza sistemi bozuluyor. Sanal ortamda bulunmaktan zevk alıyor bu kişiler. Bunu beyindeki ödül-ceza sistemine kaydediyorlar ve bu olmadığı zaman sanki temel ihtiyaçlarını almamış gibi hissedip huzursuz oluyorlar. Temel ihtiyaçlarını kaybettikleri zaman da korku oluşuyor. Yani bunu ‘sanal uyuşturucu’ olarak tanımlayabiliriz. Nasıl ki uyuşturucu kişinin muhakeme yeteneğini kaybetmesine neden oluyorsa, FOMO da kişinin bilinç kontrolünü bozuyor.
Kimler daha çok risk altında? Bu kişilere nasıl yaklaşmak gerekiyor?
Özellikle hiperaktif ve dürtü kontrolü zayıf kişiler risk grubunu oluşturuyorlar. Bu kişilerin tedavisinde ‘Dur, düşün, hareket et’ paradigmasını kullanıyoruz. Yani kişi durup ‘Bunu yapmam gerekli mi?’ diye düşünüp en uygun cevabın ne olduğunu bulduktan sonra harekete geçmeli. ‘Gerekli mi?’ ve ‘Uygun mu?’ sorularının cevaplarını vererek tepki vermelerini sağlıyoruz.
FOMO, kimlerde sık görülüyor?
FOMO, Z kuşağında daha sık görülüyor. Z kuşağı; her şeyi kolay elde etmek istiyor. Özgürlüğe tutkulu olan, hayatın zorluklarını çekmemiş, her şeyi kolay elde etmiş bir kuşak. Sanal alemi zevk olarak, ilgi alanı olarak seçiyorlar. Ayrıca erkeklerde de bu duruma sık rastlanıyor.
DOĞADA YÜRÜYÜŞ YAPMAK GEREK
Hangi meslek grubu FOMO’ya yakalanmaya daha eğilimli?
Mesleği gereği bilgisayarla vakit geçirmek zorunda olanlar, bilgi işlemciler ve yazılımcılarda daha sık görülüyor.
Tatilde bile dinlenmiyoruz; sürekli telefonla takipteyiz. Bu bizi ruhsal olarak yıpratıyor mu?
Şu an sosyal medya bağımlılığı şeklinde sosyalleşen insanların 5-10 yıl içinde özel bir hastalığa yakalanma ihtimalleri çok yüksek. Bu nedenle bilgisayarla fazla zaman geçirenler, ileriki zamanlarda psikiyatrik bir sendroma yakalanabilirler.
FOMO’ya yakalanmamak için ne yapabiliriz?
İnsanlara tavsiyem; tek ilgi alanları bilgisayar ve sanal ortam olmasın. Kendilerine başka ilgi alanları bulsunlar. Doğa yürüyüşü ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktivitelere katılmak gerekiyor. Yani bilgisayar başından kalkmak lazım.
Kaynak: Sabah
BENZER HABERLER