Son Dakika
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya: Yükseköğretim sistemimizin her bakımdan yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bu yeniden yapılandırma, Türkiye’nin 2023 hedeflerini ve küreselleşmenin dinamiklerini dikkate alarak yapılmalı. Türkiye yükseköğretim sisteminde özellikle son on yılda hızlanarak artan değişim, 1980’lerin başında farklı bir Türkiye ve farklı bir dünya ortamında tasarlanmış bir yapı, sistem ve zihniyet çerçevesinde gerçekleştirildi. Ne mevcut sistemi ne de önümüzdeki on yıllar için öngördüğümüz gelişmeleri, ister niceliksel ister niteliksel bakımlardan düşünelim, işlevini yitirmiş mekanizmalarla yönlendiremeyiz. Bu nedenle, toplumun bütün kesimlerinin gerekliliğinde uzlaştığı yükseköğretim reformunu bir an evvel gerçekleştirmek zorundayız.
Yeni bir sınav giriş sistemine ihtiyaç var
Yeni bir yükseköğretim yasası, yeni bir üst-yönetim modeli, yeni bir finansman modeli, yeni bir sınav giriş sistemine ihtiyaç var. Bu manada ilk olarak, 1981 tarihli 2547 sayılı yasa yerine; çeşitlilik, bilimsel ve akademik özgürlük, kurumsal özerklik ve hesap verebilirlik, kurumsal değerlendirme ve bilimsel rekabet, mali esneklik ve kalite güvencesi esasları çerçevesinde, 21. yüzyıl Türkiye’sinin hedeflerini ve küreselleşen dünya dinamiklerini dikkate alan yeni bir yükseköğretim yasasının yapılması zorunluluktur.
Yeni bir YÖK’e ihtiyaç var
İkinci olarak, ister mevcut Yükseköğretim Kurulunu dönüştürmek suretiyle olsun, ister başka bir kurum/ kurul oluşturmak suretiyle olsun, yükseköğretim üst yönetiminin yapısı ile yetki ve sorumlulukları yeniden tanımlanmalıdır. Bu yeniden tanımlamanın sonucunda, YÖK yerini, çağdaş örneklerinde olduğu gibi vazifesi sadece yükseköğretimi planlamak, koordine etmek ve kalite süreçlerini yönlendirmekten ibaret olan bir kuruma/kurula bırakmalı
Yükseköğrenim kontenjanları artmaya devam edecek
Üçüncü olarak, yükseköğretimin finansmanı meselesi ergeç Türkiye’nin gündemine gelecektir. Öğrenci sayısı 5,5 milyona ulaşan, önümüzdeki yıllarda niteliksel gelişimini sürdürmesi, yüzyüze eğitime daha çok kaynak ayırması, daha çok öğretim elemanı ve üyesi istihdam etmesi beklenen bir sistemin bunu mevcut finansman yapısıyla sürdürmesi zordur. Sadece önümüzdeki yıllar için öngörülen büyümeyi karşılamak için değil, Türkiye’nin 2023 hedeflerini gerçekleştirebilmesi için de, yükseköğretime ayrılan kaynakların gelişmiş ekonomilerin ayırdığı kaynaklar seviyesine çıkarılması gerekiyor. Bu manada nitelikli bir eğitimi ve fırsat eşitliğini gözeten sürdürülebilir kamu-içi ve kamu-dışı finansman modellerine ihtiyaç görünüyor. Yükseköğretime erişimde kapasite artırımının devam edeceği bir ortamda, üniversiteye giriş sistemi tartışmalarının devam etmesi doğal olarak beklenmelidir. 2012 yılında bu konuda alınan BTYK kararı sonrası kamuoyunda beklenti düzeyi artmıştır. Bu bakımdan, üniversite giriş sisteminde öngörülen değişikliklerle ilgili tartışmaların sonuçlandırılıp karara bağlanması doğru olacaktır. Olası değişikliklerin, yükseköğretimde arz ve talep arasındaki dengeyi gözeterek, mevcut merkezi yerleştirme sisteminin sosyal adaleti gözeten eşitlikçi yapısına zarar vermeden, sistemin öğrenciler ve aileler üzerinde oluşturduğu baskıyı azaltmak amacında olması bekleniyor.
Akademik insan kaynağı geliştirilmeli
Beşinci olarak, Türkiye’de kalite süreçlerinin yeniden tanımlanması gerekiyor. Yükseköğretim alanında son yıllarda yaşanan gelişmeler kaliteye ve kalite güvencesine olan ilgiyi dünya genelinde artırmıştır. Yükseköğretim sisteminin son yıllarda hızlı bir biçimde büyüdüğü, erişim meselesinde önemli bir mesafe katedilen Türkiye’de, eğitimin ve araştırmanın niteliğinin artırılması, sistemin karşı karşıya olduğu en temel meselelerdendir. Gerek Türkiye yükseköğretim sisteminin uluslararası rekabet edebilirliğini artırmak, gerekse toplumun ve ekonominin taleplerini daha iyi karşılamak için, yükseköğretimin kalitesinin geliştirilmesi gerektiği yönünde genel bir beklenti vardır. Çağdaş dünya uygulamalarıyla uyumlu, öğretim üyelerinin iş yükünü artırmaktan ve bürokratik olmaktan kaçınan bir kalite güvence sistemi yahut kalite yönetim sistemi, gittikçe dünyaya açılan ve uluslararasılaşma hedefi olan Türkiye yükseköğretim sisteminin önünü açacaktır. Ancak bütün bu temel meseleleri tartışarak çözüme kavuşturmuş bir Türkiye, yükseköğretim sisteminde nicel büyümeden niteliksel büyümeye geçişin sağlanması, akademik insan kaynağının geliştirilmesi, uluslararasılaşmanın başarılması, ve tümünün ortak paydası olan kalite süreçlerinin iyileştirilmesi gibi stratejik hedefler doğrultusunda yol yürümeye başlayabilir. Aksi takdirde, eldeki mevcut yapı ve uygulamalarla yola devam ettiği takdirde, yolunu şaşırması yahut yolda kalması mukadderdir.
BENZER HABERLER