logo

Kamu Görevlisi, Kendi Kurumu Aleyhine Açılan Davada Bilirkişilik Yapabilir mi?

Kamu Görevlisi, Kendi Kurumu Aleyhine Açılan Davada Bilirkişilik Yapabilir mi?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 64/3. maddesinde yer alan “Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmi bilirkişiler öncelikle atanırlar. Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar.” hükmü gereğince, kamu görevlisi bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 64/3. maddesinde yer alan “Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmi bilirkişiler öncelikle atanırlar. Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar.” Hükmü yer almaktadır.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, görülmekte olan bir davada trafik kazasında karayolları adına kurumda çalışan bir kamu görevlisinin bilirkişi olarak atanmasını bozma nedeni saydı.

T.C.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi

Esas No:2014/8435

Karar No:2014/12647

K. Tarihi:25.12.2014

Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma suçu ile ilgili müşteki … şikayeti üzerine şüpheli H.. S.. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03.02.2014 tarihli ve 2014/875 soruşturma, 2014/1000 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının 10.03.2014 tarihli ve 2014/180 değişik iş sayılı kararı ile yine bahse konu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara dayanılarak verilen gerçeğe aykırı bilirkişilik ve tercümanlık yapma suçu ile ilgili müşteki …. şikayeti üzerine aynı şüpheli hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının 24.02.2014 tarihli ve 2014/2183 soruşturma, 2014/1635 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine dair, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarihli ve 2014/281 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.01.2014 tarihli ve 2013/278 esas, 2014/9 karar sayılı dava dosyasına konu trafik kazasında karayollarının kusuru bulunduğu iddiaları olması nedeni ile şüphelinin de trafik kazası yönünden soruşturmaya tabi tutularak hakkında soruşturma izni verilmemesine karşın aynı dava dosyası üzerinden 23.10.2013 tarihinde yapılan keşifte bilirkişi olarak görev yaptığının anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 64/3. maddesinde yer alan “Kanunların belirli konularda görevlendirdiği resmi bilirkişiler öncelikle atanırlar. Ancak kamu görevlileri, bağlı bulundukları kurumla ilgili davalarda bilirkişi olarak atanamazlar.” hükmü gereğince şüphelinin bahse konu dava dosyasında bilirkişilik görevi yapamayacağının kanunun amir hükmü olması nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 276. maddesinde tanımlanan suç yönünden toplanan delillerin şüpheli hakkında dava açılması için yeterli olduğu, delillerin takdirinin davayı görecek olan mahkemelerine ait bulunduğu gözetilmeden, yapılan itirazların kabulü yerine yazılı şekilde redlerine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 30.10.2014 tarih ve 2014/18909/64490 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2014 tarih ve 2014/366942 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla;

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2014 tarih, 2014/281 sayılı değişik iş kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Memurlar.net

Etiketler:
#

SENDE YORUM YAZ

6+5 = ?

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Etiketler: