Son Dakika
Erdoğan, Trabzon Valiliğince Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde düzenlenen Öğretmenler Günü kutlama programında, öğretmenliğin sabır, aşk ve sevgi isteyen bir meslek olduğunu belirterek, bu sabır, aşk, sevda ve tahammülün Türkiye’nin belirli bazı bölgelerinde daha yüksek seviyelerde olması gerektiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, öğretmenlerin çektiği çileleri, gösterdikleri gayretleri bildiğini ifade ederek, Karadeniz bölgesinde eğitim alt yapısının uzun yıllar ihmal edildiğini ama buna rağmen bölge insanın bu olanaklara rağmen eğitimini tamamlandığını, bunda da Karadeniz’de öğretmenlik yapanların çok büyük katkısının olduğunu dile getirdi.
Sabah gazetesinin haberine göre; Karadeniz’de öğretmenliğin sadece öğretmek olmadığını, örnek alınacak, izinden gidilecek, tuttuğu ışıkta yürünülecek bir rol model de olduğunu vurgulayan Erdoğan, birçok Karadenizli çocuğun öğretmenlerinin açtığı yoldan ilerleyerek ülkenin ekonomisine, siyasetine, idaresine, sanatına ve sosyal hayatına katkı sağalar hale geldiğini kaydetti.
Öğretmenliğin sadece maaş karşılığında yapılacak bir vazife olmadığını, bazı işlerde kişilerin sadece işini yaparak sorumluluktan kurtulduğunu ama öğretmenlerin son derece geniş bir yetki ve ağırlığa, çok fazla bir mesuliyete sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Öğretmen adeta ailenin bir ferdidir. Anne ve babalar, nasıl ki ebeveyin vazifelerini karşılık beklemeden yapıyorsa öğretmenler de hep böyle bir şuurla vazifelerini yapmışlardır. Toplumda ve her birimizin hayatında bu kadar müstesna bir yere sahip öğretmenlerimizin haklarını teslim etmek her iktidar için, her siyasetçi ve idareci için en öncelikli vazifedir. Öğretmen istemeden, öğretmen ihtiyacını dile getirmeden onun ihtiyaçlarını, istek ve dileklerini hissetmek, anlamak, onları yerine getirmek bir idareci için ideal olmak zorundadır. Hiç kuşkusuz henüz ideali yakalamış değiliz, böyle bir iddiamız yok ama çok önemli mesafe aldığımızı burada vurgulamak durumundayım. Türkiye büyüdükçe, Türkiye’nin imkanları ve şartları çoğaldıkça bunu en önce öğretmenlerimize, en önce eğitime yansıtmak 11 yıl boyunca bizim gayemiz olmuştur.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eğitimin partisinin ve hükümetlerinin politikaları arasında istinasız ilk sırada yer aldığını ifade ederek, 2002 yılında 7,5 milyar lira olan bütçeden eğitime ayrılan payın 2013 yılında 47,5 milyar liraya yükseltildiğini, bunun 11 yılda yüzde 537’luk bir artışa karşılık geldiğini bildirdi.
Osmanlı İmparatorluğundan kalanlar ile Cumhuriyet döneminde 11 yıl öncesine kadar yapılanlarla ülkedeki toplam derslik sayısının 347 bin civarında olduğunu anımsatan Erdoğan, kendilerinin bu rakama son 11 yılda 205 bin derslik ekleyerek eğitimin hizmetine sunduklarını söyledi.
Eğitimin alt yapısını geliştirirken eğitimin vazgeçilmezi öğretmeleri de ihmal etmediklerini belirten Erdoğan, şu bilgileri verdi:
“11 yılda yine Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kaydettik. Bu sürede eğitim camiamıza 400 bin öğretmen aldık. Şimdi şubat ayında yeni bir atama yapacağız ve bu sayıya 10 bin öğretmen daha ekleyeceğiz. Ağustosta öyle zannediyorum ki 40 bin öğretmen daha ilave edeceğiz. Çok eksiğimiz var, çok öğretmen ihtiyacımız var, bunun farkındayız. Bazıları diyor ki ‘o zaman hepsini birlikte alın.’ Bütçe var. Ne yapacağız bütçeyi? Şu anda 126 bin öğretmen açığımız var. Biz bu 126 bin öğretmeni aldığımızda öğretmenimize vermemiz gereken zammı veremeyiz. O zaman oradan kısacağız. Çok düşük ücretlerle öğretmen çalıştıracağız. O da öğretmenlerimize haksızlık değil mi, bu defa da bu konuşulmaya başlanacak. ‘Verin kardeşim’, ama olmayan verilmez ki, var olan verilir. Bizden önce hem öğretmen açığı vardı hem de çok çok düşük rakamlarla çalıştırılıyordu. Bütçemiz izin verdikçe imkanlarımız artıkça, şartları da zorlayarak inşallah açığı kapatmaya devam edeceğiz.”
11 yılda 400 bin öğretmeni atarken öğretmen ücretlerini de ciddi oranda yükselttiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Göreve yeni başlayan öğretmenin maaşı 2002 yılında 470 lirayken, Temmuz 2013 itibariyle yüzde 303 artışla bin 894 lira oldu. 2002’de aynı öğretmenin haftada 15 saatten ayda aldığı toplam ek ders ücreti 165 lirayken, Temmuz 2013’te yüzde 229 artışla bunu 543 liraya yükselttik. 2002’de göreve yeni başlayan bir öğretmenin ek ders ücretiyle birlikte toplam maaşı 635 liraydı, Temmuz 2013 itibariyle 2 bin 437 lira oldu. Bu arada hazırlık ödeneğini de artırdık. 2002-2003 eğitim-öğretim yılında bir öğretmenin eğitim öğretim-öğretim hazırlık ödeneği 175 liraydı, 2013-2014 yılı eğitim-öğretim yılında ise yüzde 323 artışla 740 liraya yükselttik. Öğretmenlerimizi dünyanın en iyi, en donanımlı, en huzurlu öğretmenleri olması için ne gerekiyorsa bunu yapmaya devam edeceğiz. Büyük Türkiye vizyona yakışı biçimde, inşallah büyük Türkiye’nin mimarları olan öğretmenlerimizi korumayı, gözetmeyi görev telakki ediyoruz.”
Erdoğan, Türkiye’nin büyümesiyle ve nüfusun artmasıyla birlikte eğitim sisteminin de kaçınılmaz olarak kendisini yenilemesi gerektiğini belirterek, Türk eğitimin hem geçmişten gelen sorunlarının hem de değişimle birlikte çeşitli ihtiyaçlarının olduğuna dikkati çekti.
Kendilerinin hem geçmişin sorunlarını çözmek hem de eğitimi yeni şartlara uyum sağlar hale getirmekle mükellef olduklarını ifade eden Erdoğan, Anadolu’daki gençlerin üniversite eğitimi alması için her ile üniversite açtıklarını ve üniversite sayısını 76’da 175’e yükselttiklerine dikkat çekti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Büyük Türkiye’yi biz böyle bir eğitim sistemiyle inşa edemeyiz. 2023 hedeflerine mevcut sistemin aksaklıklarını muhafaza ederek ulaşamayız. Çocukların anaokulundan başlayarak adeta bir yarış atına dönüştürüldüğü üniversite bitinceye kadar hayattan koptukları bir sistem sağlıklı bir sistem değildir” dedi.
Erdoğan, Trabzon Valiliğince Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde düzenlenen Öğretmenler Günü Kutlama Programı’na katıldı.
“Türkiye’de yöneticiler eğitim ve sosyal güvenlik konusunda reform yapamıyor. Reform yapacak cesareti bulamıyorlar. Toplumla doğrudan ilgili bu alanlarda reform yapmak cesaret, kararlılık istiyor” diyen Erdoğan, kendilerinin sağlık ve sosyal güvenlikte dünyanın takdirini toplayan, gelişmiş ülkelerin hayranlıkla izlediği reformları yaptıklarını belirtti.
Benzeri reformları 11 yıl boyunca eğitimde de yaptıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, FATİH Projesi’ni hatırlattı. Bu projeyle öğretmenlerin işlerinin daha da kolaylaşacağını bildiren Başbakan Erdoğan, öğrencilerin ellerinde kitap yerine tablet bilgisayar olacağını söyledi.
Akıllı tahtayla kara tahtayı da bir kenara koyacaklarını anlatan Erdoğan, “Şu anda ilk ihalelerimizi yapmıştık, ikinci ihaleyi yaptık. Ağırlıklı ihaleyi de yakında yapıyoruz ve 10 milyon civarında tablet bilgisayarı alarak bütün okullarımızın akıllı tahtalarını yerleştirmek suretiyle önümüzdeki 3-4 yıl içinde bu işi inşallah bitirmiş olacağız” diye konuştu.
Eğitimde fırsat eşitliğinin üzerinde durdukları en ciddi ve hassas konular arasında yer aldığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Erkek okuduğu kadar kız da okusun istiyoruz. Kızlarımızın eğitim öğretimden mahrum edildiği bir Türkiye’yi istemedik, istemiyoruz ve onu da şu anda büyük ölçüde başarmış durumdayız. Zengin kadar fakir de en kaliteli eğitim imkanına kavuşsun istiyoruz. Batıdaki okuduğu kadar kuzeydeki, doğudaki okusun istiyoruz. Büyük şehirdeki imkanların en ücra köylere kadar ulaşmasını istiyoruz. Onun için 16 tane büyükşehirimiz varken şimdi sayı 30 büyükşehire ulaşıyor. Bu ne demektir? 30 büyükşehirde artık eğitim öğretim çok daha farklı hale geliyor. Buradan esinlenerek civarlarındaki 51 il onlar da bundan bir etkileşim içerisine girecektir. Eğitim imkanlarından, eğitimin içeriğine kadar her anlamda eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin eğitime hakim olması en büyük arzumuz. 11 yıl boyunca eğitimin kalitesini artırmak, eğitimi yaygınlaştırmak, fırsat eşitliğini sağlamak için kararlı bir mücadele veriyoruz.”
Bu konuda çok önemli adımlar attıklarını, reformlar yaptıklarını belirten Erdoğan, bunun sonuçlarını aldıklarını ve almaya devam ettiklerini vurguladı.
Bu alanda daha fazlasının yapılmasının gerekliliğini de bildiklerine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, “Büyük Türkiye’yi biz böyle bir eğitim sistemiyle inşa edemeyiz. 2023 hedeflerine mevcut sistemin aksaklıklarını muhafaza ederek ulaşamayız. Çocukların anaokulundan başlayarak adeta bir yarış atına dönüştürüldüğü, üniversite bitinceye kadar hayattan koptukları bir sistem sağlıklı bir sistem değildir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çocuklarımız oyun oynayamıyor, sohbet edemiyor, spor yapamıyor, sanata vakit ayıramıyor. Hafta içi beş gün git-gel okul, hafta sonu iki gün git-gel dershane. Bana Anadolu’da anneler şunu söylüyor, ‘Okullar varsa dershane niye var, dershaneler varsa okullar niye var.’ Bana anneler şunu söylüyor, babalar şunu söylüyor, ‘Ben ahırımda davarımı sattım dershane ücreti ödedim.’ Bir tarafta da bana diyor ki ‘Aldığım maaş ortada.’ Kimisi asgari ücret, kimisi bin lira, bin 250 lira. ‘En düşük dershane ücreti yılda yaklaşık 2 bin lira, bu civarda. Ayda ortalama 250 lira. Ben her ay ayda ortalama 250 lirayı buna ödüyorum. Evimin kirası, neyle geçineceğim. Ama vermek zorundayım. Böyle bir durumla karşı karşıyayım’ diyorlar. Biz zannediyoruz ki maalesef her taraf rahat çok kolay, herkes rahat rahat bu parayı veriyor? Böyle bir şey yok. Şu anda 22 bin liraya kadar yıllık bu çıkıyor.”
Etkinlik kapsamında fen lisesi öğrencilerinin da sahne aldığını dile getiren Erdoğan, “İnanın, soralım bu yavrularımızın birçoğu dershaneye gidiyordur. Okudukları yer neresi? Fen lisesi” dedi.
Yaptıkları araştırmalara göre fen lisesi ve sosyal bilimler lisesi öğrencilerinin yüzde 95’inin dershaneye gittiğini ifade edern Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Fen lisesi bu ya, sosyal bilimler lisesi. Bu benim oradaki hocalarıma saygısızlık değil mi? 800 bini aşkın öğretmenimiz yok farz ediliyor. İlkokulda, ortaokul, lisede bu yavrularımızı hazırlayan, yetiştiren öğretmenlerimize bana göre saygısızlık yapılıyor. Adeta sanki bu öğretmenlerimizin bu yavrular üzerinde hiç emeği yok, dershaneye git, üniversite imtihanlarında netice al ondan sonra sırtına bir tane şöyle tişört giydir, ‘Bak bizim dershanenin başarılı öğrencisi.’ Senin dershanenin başarılı öğrencisi değil, okulunun başarılı öğrencisi. Bunu görmemiz lazım. Yani demek ki bu devletin okulları bu yavrularımıza hiçbir şey verememiş orada, 6 ay 9 ay kursa gitmiş, öğrendiği sadece, test tekniği.. Yoksa 11 yılın veya 12 yıl şimdi zorunluğu eğitim bir de bunun okul öncesi var, 13 yılın özetini hemen orada 9 ayda mı veriyor? Böyle bir şey yok.
‘Birbirimizi lütfen aldatmayalım’ diyorum. Birbirimizi kandırmayalım. Biz şunu söylüyoruz, diyoruz ki, eğer eğitim öğretimde bir katkınız olsun istiyorsanız ey dershane sahipleri, bir araya mı gelirsiniz, kendiniz mi, size teşvik verelim, gidin o size teşvik verdiğimiz yerlerde okullarınızı kurun. Sizlere ucuz kredi verelim. Sizlere vergide belli oranda muafiyet getirelim. Enerji harcamalarında muafiyet getirelim. Gidin oralarda çocuklarımızı, yavrularımızı alın. Size sınıflarında öğrenci garantisi verelim. Limitimiz bizim 30 öğrenci. Kaç öğrenci buldun 15, ne kadar açığın var 15. O açığı, 15 öğrencinin bedelini biz size maliyet bize neyse biz o maliyet üzerinden biz ödeyelim.”
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hadi gelin samimiyseniz bunu yapalım. Daha ne diyeceğiz, daha ne yapacağız? ‘Efendim benim elimde birikmiş öğretmenler var.’ Bugün bir gazetede onu okudum. ’40 yaşın üzerindekiler ne yapacak’ diyor. Biz 40 yaşın üzerindekini de alacağız. Hiç bize bahane uydurmayın. 40 yaşın üstündekini de alacağız. Mülakatla alacağız, devletin okullarına koyacağız. Mesele bu ülkede bir fitne, bir nifak oluşmasın. Birbirimize farklı nazarlarla bakmayalım. Ben çamurun içinde büyüdüm, toprakla ben oynaştım, kokuştum ama istiyorum ki bizim çocuklarımız da hafta sonlarında, spordu, sanattı, sokaklarında bahçelerinde yeşilde yuvarlansın, koşsun bir şöyle çocukluğunu yaşasın. Çocuklar çocukluğunu yaşamıyor. Bunları kurtarmamız lazım.
Bunları, benim öğretmenlerim sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz. Bir çocuğun psikolojik, pedagojik yapısını sizler benden çok daha iyi biliyorsunuz. ‘Bunların üzerinde durmak bizim görevimizdir’ diye düşünüyorum. Çocukluğunu gençliğini sağlıklı yaşayamayan bir toplum huzurlu bir toplum olamaz. Bizim artık bunu aşmamız gerekiyor. Bu sorunu geride bırakmamız gerekiyor. Onun için şunu untmayalım; eğitim bir süreçtir. Eğitimle ilgili her reform da süreç içinde gerçekleşir. ‘Bıçakla keser gibi ben yaptım oldu’ mantığıyla gerçekleşen reform eğitime fayda değil zarar getirir.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönüşümler yaptıklarını, daha önce de sağlık alanında dönüşüm gerçekleştirdiklerini anımsatarak, şunları aktardı:
“Bakın sağlıkta dönüşüm yaptık. Önce engellemek istediler. Dedik ki ‘Bakın bizi engellemeye çalışmayın. Biz bunun üstüne çok kafa yorduk. Artık SSK, emekli, PTT hastanesi, yok şu hastane, yok bu hastane olmayacak bu ülkede, artık tek hastane olacak. Bu ülkede SSK’lısı da emeklisi de Bağ-Kur’lusu da hepsi istediği hastaneye rahatlıkla gidecek.’ Kardeşim senin özel sektör olarak hastanen mi var? Eğer bizimle devletle anlaşıyorsan biz senden de hizmet alırız. Önce ‘Hayır’ diyorlardı, şimdi hastane kurma yarışı başladı. Onların ciddi bir kısmından biz hizmet alıyoruz. Benim çiftçi kardeşim şimdi gidip oradaki hastanelerde muayene olabiliyor. Daha önce özel bir hastanenin kapısını, soruyorum, Allah aşkına köylü Ahmet gidip çalabilir miydi? Çiftçi kardeşim gidip çalabilir miydi? Ama şimdi rahat rahat gidip çalabiliyor. O kapıları çalabiliyor. Hastane ziyaretlerinde bunu yaşıyorum. Bazı aksaklıklar yok mudur, yine vardır. Aksaklıkların bittiği bir dünya yok zaten.
Bakın şu anda koskoca Amerika, sağlık reformunu halledemiyor. Bana Amerika’da Amerikalılar, şunu söylüyor, ‘Siz bunu nasıl yaptınız?’ Dedik, bu bir medeniyet meselesidir ama şimdi bunu farklı yere çekmeyin. Bunu söylerken şunu söyledim. Bizim medeniyet değerlerimiz içinde zenginin fakire düşman olduğu, fakirin zengine düşman olduğu bir yapı yoktur. Niye? Çünkü bizde fakir, şükretmeyi bilir. Kanaat sahibidir. Zengin de zekatıyla sadakasıyla o fakiri gözetir. Onun için arada düşmanlık kalmaz. Ama bunu yerine getirmeyenler hesabını ölüm ötesinde öder. O ayrı bir konu. Bu bizim medeniyetimizin gereğidir. İnancımızın gereğidir ve bunu söyleyince, ‘Bunu o zaman Sayın Obama’ya da söyleyin’ dediler bana. Dedim ‘Söylerim’ ve konuştuk. Şimdi bunlar farklı şeyler. Hala bakın erteleniyor.”
Başbakan Erdoğan, sağlıkta yaptıkları reformun hiçbir dönemde yapılamadığına vurgu yaptı.
Bu dönüşümün sadece sağlıkta değil, şehirleşmede de gerçekleştiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
“Şimdi biz toplu konut olarak bu konutları şehirlerimize niye yapıyoruz? Bu dönüşüm olsun diye… Birçok yerde gecekondu alanlarında kentsel dönüşüm değişim, bunları niye yapıyoruz? Bunun için. İşte Trabzon’da Zigana Vadisi’ni düşünün. Neydi ne oldu? Daha yapacağımz çok işler var. İnşallah çok daha güzellikler olacak. O harabe yerleri buraların hepsini değiştireceğiz. Şehrin merkezinde çimento fabrikası bunlar kalkacak. Dün söyledim ben Erdoğan Bey’e, otur dedim, buranın sahipleriyle görüş, belediye başkanımız oturun görüşün ve artık deyin ki, ‘2015 sonuna kadar bizi bekletme. Şehrin içinde böyle bir çimento fabrikası buraya yakışmıyor. Neyse bedelini ödeyelim artık buradan çık. Burada bir şey yapacaksan, ev konut neyse, gel burada onu yap.’ Ama burada bir çimento fabrikası bizim bu güzel Trabzonumuza yakışmıyor.”
Erdoğan, özellikle kalkınma planlarında Milli Eğitim Şuralarında görüşülen, analiz edilen ve değerlendirilen konuları gündeme taşıdıklarını, belli bir süreç içinde, belli hedefler doğrultusunda kararlar aldıklarını bildirdi.
Eğitimde olduğu kadar, eğitim reformlarında da öncelikli olarak öğretmenleri dikkate alacaklarını, reform süreçlerini öğretmenlerle birlikte geleceğe taşıyacaklarına işaret eden Başbakan Erdoğan, ”Öğretmenin dışlandığı, özellikle anaokuluyla birlikte 13 yıl insana sabırla emek veren öğretmenin horlandığı sistemler, sağlıklı sistemler olamaz” dedi.
Herkesin hayatında odak noktası olan öğretmenleri yeniden merkeze taşıyacaklarını aktaran Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
”9 ayda öğrenciye test çözme tekniği öğreten öğretmen kadar, 13 yıl boyunca öğrenciyi adeta bir elmas gibi sabırla işleyen öğretmenlerimize de vefa borcumuzu ödeyeceğiz. Öğretmenlerimiz inşallah bize destek verirse inanın bu reform süreçleri daha sağlıklı, daha hızlı işleyecek. Hedeflere daha kısa sürede ulaşacağız. Hiç endişe etmeyin, Türkiye’de güzel şeyler oluyor. 11 yıl önce bir kar tanesi olarak başlayan reformlar, şu anda bir kar topu olarak ilerliyor ve ilerledikçe büyüyor. Dünün sorunları artık çözüm yolunda, inşallah bugünün sorunları da yarın çözüm yoluna girecektir.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasının sonunda tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak, ”Emeğiniz, sabrınız, fedakarlığınız için şahsım ve milletim adına sizlere şükranlarımı ifade ediyorum. Her birinize tek tek başarılar diliyor, sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi.
İşte Hükümetin Dershane İçin Yeni Formülü!
Tekin: Dersane Öğretmenlerini Mülakatla MEB’e Alacağız
Öğrenciye Ücretsiz Kurs Öğretmene İş
Başbakan Erdoğan: Şubat’ta 10 Bin Öğretmen Alacağız
BENZER HABERLER