Son Dakika
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi bulunuyor. Mevsimlik tarım işçilerinin çocukları başta olmak üzere tüm çocuk işçiler yoksulluk zincirini kırabilmek için dışarıdan desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Çocuk işçiliğin sona erdirilmesi için kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerine görevler düşüyor. Birleşmiş Milletler (BM) 2025 yılına kadar dünyada her türlü çocuk işçiliğini bitirme hedefi belirledi. Türkiye’nin bu hedefe ulaşabilmesi için seferberlik gerekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2019 yılı araştırmasına göre, Türkiye’de 720 bin çocuk işçi bulunuyor. Çocuk işçilerin 32 bini 5 – 11 yaş; 114 bini 12 – 14 yaş, 574 bini de 15 – 17 yaş grubunda yer alıyor. Türkiye’deki çocuk işçilerin 221 bini tarım (yüzde 30.7),171 bini (yüzde 23.8) sanayi, 328 bini de hizmetler (yüzde 45.6) sektöründe çalışıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’in geçen hafta yayımladığı rapora göre, 2000 – 2016 yılları arasında dünyada çocuk işçilerin sayısı 94 milyon kişi azalırken, 2016 – 2020 arasındaki son dört yıllık dönemde 8.4 milyon kişi artarak 160 milyon kişiye yükseldi. Türkiye’de çocuk işgücü araştırması en son 2012 ve 2019 yıllarında yapıldığı için kovid – 19’un çocuk işçiliğine etkisini önümüzdeki yıllarda görebileceğiz.
Türkiye çocuk işçiliği ile mücadele konusunda ILO ile 1992 yılından beri birlikte çalışıyor. Son olarak 2021 – 2025 yıllarını kapsayan bir program uygulamaya koydu. Türkiye’nin uygulamakta olduğu 2014-2023 yıllarını kapsayan Ulusal İstihdam Stratejisi ve 2017-2023 yıllarını kapsayan Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı’nın öncelikleri doğrultusunda hazırlanan ILO’nun programı ile Türkiye’de çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik kapsamlı çalışmalar yürütülmesi amaçlanıyor.
ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, bu konudaki çalışmaları hakkında bilgi verdi, Habertürk’ün sorularını yanıtladı. Özcan, çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde çalıştırılmasının çocuk işçiliği olarak tanımlandığını vurguladı. Çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işlerin, okula düzenli devam etmelerini engelleyerek eğitimlerini aksatmalarına veya okuldan erken ayrılmalarına yol açacak işlerin çocuk işçiliği kavramı altında değerlendirildiğini belirtti.
Numan Özcan, 10 – 17 Haziran tarihlerini kapsayan dönemde çocuk işçiliği ile mücadele konusunda farkındalık oluşturmak istediklerini, bu amaçla bir dizi etkinlik gerçekleştirdiklerini anlattı. Türkiye’de çocuk işçiliğinin giderek azalan bir eğilimde olduğunu, ancak 2019’dan sonraki durumu henüz bilmediklerini kaydeden Özcan, bazı açılardan Türkiye’nin çocuk işçiliğinde daha iyi olduğunu vurguladı. Dünyada çocuk işçilerin yarıdan fazlası 5 – 11 yaş grubunda iken Türkiye’de yüzde 4.4’ünün bu grupta yer aldığını belirten Özcan, “Bu çok iyi bir şey. Bu veri bize çocukların küçük yaşta çalıştırılmadığını söylüyor” diye konuştu.
Türkiye’de çalışanların yüzde 79.7’sinin 15-17 yaş grubunda olduğunu, zaten yasada çok tehlikeli işler olmadığı, okula devam edebildikleri sürece bu yaş grubunun çalışmasına izin verildiğini ifade etti.
Özcan, Türkiye’yi dünyadan ayıran ikinci noktanın ise dünyada çocukların yüzde 70’i tarımda, yüzde 20’si hizmetlerde ve yüzde 10’u sanayi sektöründe çalışırken, Türkiye’de yüzde 45’inin hizmetlerde, yüzde 30’unun tarımda, yüzde 23-24’ünün de sanayide çalıştığını belirtti. Sanayi ve hizmetler sektörünün normalde denetlenen sektörler olduğuna dikkat çeken Özcan, çocukların yüzde 68’inin bu iki sektörde yer almasının aslında bunların denetimlerde gözden kaçtığı anlamına geldiğini vurguladı.
2025 HEDEFİNDEN UZAKLAŞILDI
Birleşmiş Milletler öncülüğünde 2030 yılına kadar sürdürülebilir kalkınma hedefleri belirlendiğine dikkat çeken Özcan, “İnsana yakışır işler ve kapsayıcı ekonomik büyüme” başlığının altında dünyada çocuk işçiliğinin tüm biçimlerinin 2025 yılına kadar ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini söyledi.
ILO ve UNICEF’in son raporundaki veriler, dünyada 2025 yılı hedeflerine ulaşılmasının çok zor olduğunu gösteriyor. Ancak, 2025’e kadar hiç değilse en kötü biçiminde çocuk işçiliğinin bile sona erdirilmesi büyük bir başarı olacak.
Türkiye sanayide, sokakta ve tarımda çalışmayı çocuk işçiliğinin en kötü biçimi olarak görüyor. Tarımda çalışmaktan kastedilenin ailesinin tarlasında veya bağında bahçesinde çalışan çocuklar değil, mevsimlik tarım işlerinde çalışanlar olduğuna açıklık getirmek gerekir.
Numan Özcan, Türkiye’de mevsimlik tarım işçiliğinin bir ihtiyaçtan kaynaklandığını, bunun önlenemeyeceğini ama düzgün olmasının sağlanabileceğini vurguladı. İşçilerin kamyon kasalarında ve traktör römorklarında taşınmasından, gittikleri yerlerde düzgün konaklama imkânı, su, tuvalet ihtiyacı olan altyapıya yönelik tedbirler alınmasının sağlanabileceğini söyledi. Mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının aileleriyle birlikte Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır gibi illerden bahar aylarında çıkıp eylül ekime kadar il il gezdiklerini kaydeden Özcan, şöyle devam etti:
“Bu çocukların birçoğu okul çağında. Her gittikleri yerde en yakın yerleşim merkezindeki okullara kaydedilmeli. E – okul buna imkân veriyor. Yasal altyapı hazır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Başbakanlığın yayımladığı genelgeler bulunuyor. Yerel makamlara, çalışma ve eğitim il müdürlüklerine, kolluk görevlilerine herkese görev düşüyor.”
Mevsimlik işçilerin çocuklarını tercihten değil mecburiyetten tarlaya götürmek zorunda kaldığını ifade eden Özcan, “Bir aile Urfa’dan kalkmış Polatlı’ya gelmiş, sabah tarlaya gidecek çocuğunu nereye bırakacak. Çocuğu bırakacak yer olmadığı için yanında tarlaya götürüyor, orada çalışınca çocuk için de para veriliyor” diye konuştu.
ILO olarak mevsimlik işçilerin bulundukları bölgelerde ailelerin çocuklarını bırakabilecekleri, gün boyunca eğitim alabilecekleri, sosyal aktivitelerin yapıldığı, ihtiyaçlarının karşılandığı merkezler açtıklarını kaydeden Özcan, faaliyetlerini Çalışma Bakanlığı ile birlikte yürüttüklerini söyledi. Mevsimlik tarımın yapıldığı 21 ili kapsayacak şekilde program yürüttüklerini kaydeden Özcan, programla 18 bin 300 çocuğa ulaşmayı hedeflediklerini anlattı.
ZİNCİRİ KIRAMAZLARSA ONLAR DA TARIM İŞÇİSİ OLACAK
Ordu’da gönüllü öğretmenlerin kurduğu Pikolo Derneği’nin çocukların eğitimlerine devam etmesinde çok güzel bir model geliştirdiğini, aynı sistemi Polatlı’ya da kuracaklarını kaydeden Özcan, “Mevsimlik tarım işçilerinde yoksulluğun nesilden nesile geçmesini net bir şekilde görüyorsunuz. Çocuklar aylarca eğitimlerinden geri kalıyorlar. Bu çocukların yoksulluk döngüsünü kırması kendi başlarına çok zor. Bir şey yapılmazsa onlar da büyüyünce tarım işçisi olacaklar. Biz bu zinciri kırmaya çalışıyoruz. Yoksulluk zincirinden çıksınlar diye mücadele ediyoruz” dedi.
Kaynak: Habertürk – Ahmet Kıvanç
BENZER HABERLER