Son Dakika
Bir iş yerinde güvenlik şefi olarak çalışan kişi kadın iş arkadaşına, ‘ne kara kara düşünüyorsun tatlı kız’ diye mesaj attı, işten atıldı.
Bir iş yerinde güvenlik şefi olarak çalışan davacı, yine aynı iş yerinde çalışan bir başka işçiye, ‘ne kara kara düşünüyorsun tatlı kız’ şeklinde mesaj attı. Olayın büyümesi üzerine işveren güvenlik şefini tazminatsız olarak işten attı. Olay yargıya taşındı. Yargıtay ise söz konusu mesajları tazminatsız işten atılma için yeterli bulmadı. İşte Yargıtay’ın kararın ayrıntıları:
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, güvenlik şefi olarak çalışmaktayken iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacağını davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının işyerinde kendi emri altında çalışan mağdureye 14/03/2014 ve 17/03/2014 tarihlerinde göndermiş olduğu iki ayrı mesajda “Ne kara kara düşünüyorsun tatlı kız, el salla Esra Hanım” şeklinde mesajlar gönderdiği, mağdurenin uzun zamandan beri süregelen sözlü tacizlere maruz kaldığı, mesaj içerikleri ve davacının mağdurenin amiri konumunda olması birlikte değerlendirildiğinde yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalılardan … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedilip feshedilmediği, bu bağlamda kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II. maddesinde, “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f) İşçinin,işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.” hallerinde iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, güvenlik şefi olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin, davalı işveren tarafından yapılan disiplin soruşturması sonucunda 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 25/II/b,c,d maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının işyerinde kendi emri altında çalışan mağdureye 14/03/2014 ve 17/03/2014 tarihlerinde göndermiş olduğu iki ayrı mesajda “Ne kara kara düşünüyorsun tatlı kız, el salla Esra Hanım” şeklinde mesajlar gönderdiği, mağdurenin uzun zamandan beri süregelen sözlü tacizlere maruz kaldığı, mesaj içerikleri ve davacının mağdurenin amiri konumunda olması birlikte değerlendirildiğinde yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı söz konusu mesajları gönderdiğini kabul ederek, mesajları kötü niyetle atmadığını beyan etmiştir. Her ne kadar Mahkemece mağdurenin uzun zamandan beri süregelen sözlü tacizlere maruz kaldığı ve davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği değerlendirilmiş ise de; duruşmada tanık olarak dinlenen aynı yerde davacı ve mağdure ile birlikte çalışan işçilerin, davacının mağdureyi taciz ettiğine dair bir beyanda bulunmadıkları, feshe konu davacı tarafından gönderilen iki adet mesaj içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; işçinin söz konusu davranışlarının işverene haklı nedenle fesih imkanı tanımayacağı anlaşılmakla kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 07.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak : Memurlar.Net
BENZER HABERLER