logo

Seçim Vaatlerinde Memurlar İçin Neler Olmalı? (1)

Seçim Vaatlerinde Memurlar İçin Neler Olmalı? (1)

Acaba biz bir seçim bildirgesi açıklamış olsaydık bütçeye yük getirmeden nelere yer verirdik? İşte bu soruyu ilgililere ışık tutması açısından okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. CHP’nin en son seçim bildirgesinde yer alan; “Kamu çalışanlarına son 13 yılı kapsayacak şekilde sicil affı getireceğiz” ifadesini görünce yönetime talip olan bir partinin sicil affı ile disiplin affını birbirine karıştırmasının ne kadar üzücü olduğunu ifade etmek isterim. Halbuki sicil notları kaldırılalı yıllar oldu, ayrıca ne sağ ne de sol iktidarlar döneminde sicil affı diye bir şey çıkmadı, çıkarılan düzenlemeler disiplin affıdır.

1 – Ağır şartlar altında çalışan memurların yan ödemeleri arttırılacaktır

666 sayılı KHK ile birlikte aynı unvanlı personele aynı ücret verilmeye başlanmıştır. Ancak, bu uygulama ücret adaletini zedelemiştir. Çünkü, çalışma koşulları açısından son derece sıkıntılı birimlerde çalışan personelle çalışma ortamı son derece rahat olan personel aynı ücreti alır hale gelmiştir. Özellikle işin yoğunluğu riski vb. objektif kıstaslar dikkate alınarak yoğun çalışma gerektiren birimlerde çalışan personelle işi az olan yerlerde çalışan personel arasında bir ayrım yapılması kaçınılmazdır.

Bazı kamu kurumlarda oldukça zor şartlar altında çalışan personeli gördükçe, iş güçlüğü zammının objektif kriterler ışığında hayata geçirilmesinin hayati öneme sahip olduğu görülecektir. İşte bu noktada, niteliği ve çalışma şartları bakımından güç olan işlerde çalışanlara ödenen iş güçlüğü zammı üzerinde yapılacak bir çalışma ile adil bir düzenleme yapılabilir.

2- En az 43 yıllık güncel olmayan personel mevzuatıyla yönetime son verilecek

Personelle ilgili mevzuata baktığımızda büyük çoğunluğunun 1973-1984 tarihleri arasında yürürlüğe girdiğini ve birçok yönetmeliğin ve birçok yönetmelik maddesinin mülga olduğunu görüyoruz. Düşünün ki 21’inci yüzyılda 1980’lerin anlayışıyla personeli yönetmeye çalışmak ve bundan da hiçbir rahatsızlık duymamak hasta olup ta hastalığının farkında olmayan hastanın haline benzemektedir. Üzücü olan husus ise bu durumun maalesef sorgulanmasının dahi yapılmamasıdır. Çağdaş bir anlayışla mevzuatın elden geçirilerek güncellenmesi kaçınılmazdır ve bu konuda çok geç kalınmıştır.

3- Lojmanlarla ilgili adaletsiz uygulama düzeltilecektir

Bu köşede yıllardır gündeme getirdiğimiz ve okuyucularımızdan da olumlu tepkiler alan kamu konutlarıyla ilgili sıkıntıların sona erdirilmesi artık kaçınılmaz olmuştur. Memurun emekli oluncaya kadar kamu konutunda oturmasının önüne geçen tedbirler mutlaka alınmalıdır. Mevzuatta evi olanların lojmanda oturmalarını önleyecek düzenleme getirilmelidir. Eğer bu konularda gerekli düzenleme yapılmazsa diğer memurlara konut yardımı verilmelidir. Düşük gelirli memur kirada otururken, yüksek ücretli memurların lojmanda oturması adil değildir.

Ayrıca, lojman kiralama bedellerine mutlaka kısıtlama getirilmeli ve yüksek rakamlı lojman kiralamalarına engel olunmalıdır. Mümkünse bu yöntem sona erdirilmelidir. Her konuda AB normları esas alınmaya çalışılırken bu konuda farklı davranılması doğru değildir.

4- KİT’lerde çalışan sözleşmeli personel kadroya geçirilecektir

KİT personelinin bazı sıkıntılar nedeniyle memur kadrosuna geçme yönünde ciddi bir arzusu var. Bu arzu karşısında hiç tereddüt edilmeksizin teklifi kabul etmenin yerinde olacağını düşünüyoruz. Çünkü, bu teklifin bütçeye hiçbir ilave yükü olmadığı gibi bütçeye katkısı dahi olacaktır. Hiç olmazsa bu yöntemle farklı bir statü ortadan kaldırılarak tek düzelik sağlanmış olacaktır.

5 – Farklı kurumlarda çalışanlara becayiş imkanı getirilecek

Mevcut uygulamada becayiş aynı kurumda çalışan personel için geçerli bir uygulamadır. Yani aynı kurumun başka başka yerlerde bulunan aynı sınıftaki memurları, karşılıklı olarak yer değiştirme suretiyle atanmalarını isteyebilmekte ve bu isteğin yerine getirilmesi atamaya yetkili amirlerince uygun bulunmasına bağlıdır. Aynı uygulamanın farklı kurumlarda çalışan personeller arasında yapılarak önemli bir sorun çözüme kavuşturulacaktır.

6 – Belli suçları işleyenler hiçbir şekilde kamuda çalışamayacak

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, memur güvencesinin zirvesi haline gelmiştir. Kamu kurumlarının bu konuda ciddi sıkıntılar içerisine girdiğini belirtmemiz gerekir. Haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde karar verilen kişilerin memuriyetlerine hiçbir şey olmamaktadır. Ancak, ilgililer hakkında disiplin yönünden işlem yapılabilmektedir. Şayet ilgililer hakkında disiplin zamanaşımı dolmuşsa o takdirde yapılacak bir şey de yoktur. Ayrıca, bunlar memur değilseler memur da olabilirler.

Bu konuda acilen çözüm üretilmesi gerekmekte olup, 657 sayılı Kanun’un 48/A-5’inci maddesi ile 125’inci maddesinde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Aksi takdirde hırsızları ve tecavüzcüleri memur yapmak zorunda kalırız.

7- KİT’lerdeki yönetim saltanatı sona erdirilecektir

Daha önce bu köşeden konuyu gündeme getirmiştik. Değişimin ve dönüşümün her alanda olduğu gibi yönetimde ve yönetim felsefesinde büyük değişimler yaşanıyor ancak, KİT’lerdeki yönetim felsefesi maalesef değişmiyor ya da değiştirilmek istenmiyor.

1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname KİT’lerin nasıl yönetileceğini, yönetim kurullarının nasıl teşekkül ettirileceğini ve bunların görevlerini düzenlemiştir. Buna göre KİT’ler yönetim kurulu başkanı olan genel müdürle birlikte 6 kişilik yönetim kurulları marifetiyle yönetiliyor.

Bu maddenin 30 yıldır değişmemesi bu yönetim biçiminden şuana kadar hiç kimsenin memnuniyetsizlik göstermediği anlamına geliyor. Çünkü, yönetimde bulunan herkesin işine geliyor. Niçin gelmesin ki, genel müdür ve genel müdür yardımcıları 4 bin TL’nin üzerinde net ilave yönetim kurulu ücreti alıyor, hazine her KİT’e bir üst düzey elemanını yönetim kurulu üyesi yapıyor, nihayetinde de ilgili bakanlık iki üst düzey görevlisini yönetim kurulu üyesi olarak atıyor ve bunlara yönetim kurulu ücreti ödeniyor.

Yönetim kurulu üyeliklerine atanan kişiler incelendiğinde genel olarak kamudaki üst düzey bürokratların ön plana çıktığı görülmektedir. Özelleştirme kapsamında olan KİT’lerin yönetim kurulu üyeliklerine yapılan atamaların kararnamesiz olması ise buralara kimlerin atandığını gözlerden kaçırmakla birlikte buralara da üst düzey bürokratların atandığı görülmektedir. Ayrıca, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı bürokratlarının da özelleştirme kapsamındaki KİT’lere yönetim kurulu üyesi olarak yerleştirilmesi sistemin kökleşmesine sebep oluşturuyor.

İlgili veya ilgisiz herkesin üzerinde mutabakata varacağı yegane unsur KİT’lerin genel müdürler tarafından yönetildiğidir. Yine, genel müdür yardımcıları dışındaki diğer üyelerin atanma gerekçeleri ise bu kurumlara katkı sağlamasından ziyade ilave ücretten yararlanmasıdır. Bu kadar aleni bir gerçek karşısında sistemin 30 yıldır değişmeden devam etmesi ise üzerinde düşünülmesi gereken bir gerçektir. Vaatlerimize nasip olursa devam edeceğiz.

Yeni Şafak

Etiketler: » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ

9+10 = ?

Güvenlik Kodu * Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.

Etiketler:, , , , , , ,