Son Dakika
Malatya’da, 28 Şubat sürecinde başörtüsü taktıkları için görevden atılan kadın öğretmenler, kamuda başörtüsü yasağının kaldırılmasının da yer aldığı Demokratikleşme Paketi’ni AA’ya değerlendirdi.
KUYTULARDA ÇALIŞMAK ZORUNDA KALDIM
Başörtüsü taktıkları gerekçesiyle 2000 yılında son verilen görevlerine 2006 yılında sicil affıyla yeniden dönen öğretmenlerden Nurcan Berber, görevine döndükten sonra başörtüsünden dolayı kuytularda çalışmak zorunda kaldığını söyledi.
Kendilerini idare edecek müdürler bulmaya çalıştıklarını vurgulayan Berber, “Müfettişlerden kaçarak görevimizi yapmaya çalıştık. Demokratikleşme Paketi içerisinde başörtüsünün artık serbest olduğunu öğrendik. Rüyadayım, çok sevinçliyim. Hayallerimizde hep dolaştırıyorduk ama ‘gerçekleşir mi’ diye hep böyle bir soru işareti vardı. Gerçi bunu AK Parti hükümetinin bir gün yapacağını muhakkak biliyorduk. Artık o süreç de tamamlanmış oldu. Buradan hükümetimize çok çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
AK PARTİ’YE DEFALARCA TEŞEKKÜR
Fatma Geçici de 28 Şubat sürecinde öğretmenlikten atıldıktan sonra sicil affıyla mesleğine dönüp ardından da kurumlar arası geçişle Malatya Müftülüğünde din hizmetleri uzmanı olarak çalışmaya başladığını dile getirerek, şunları kaydetti:
“Sayın Başbakanımıza, AK Parti hükümetine defalarca teşekkür ediyoruz. Bu gerçekten bir demokratik sıçrama. 11 yılda gerçekten bu kadar büyük bir yol katedeceğmizi düşünemiyorduk. Çünkü biz o dönemlerde kendi varlığımızdan bile korkuyorduk. Bir yerlerdeki varlığımızı bile gizliyorduk. Şu anda artık görünür olduk. Bu, o kadar güzel bir şey ki. Artık her yerde başörtümle bir devlet dairesinde çalışabileceğim. Milletvekili bile olabileceğim. Bu çok önemli bir şeydir. Bu bize milat gibi geliyor.”
“BAŞÖRTÜLÜ OLMAK TERÖRMÜŞ GİBİ ALGILANIYORDU”
Selma Malkoç da el sanatları öğretmeni olduğunu, Yeşilyurt Halk Eğitim Merkezinde çalıştığını söyledi.
28 Şubat sürecinde yaşadıklarına değinen Malkoç, “Biz o dönemde yalnızdık. Başörtülü olmak suçmuş, bir terörmüş gibi algılanıyordu” dedi.
Meslekten uzaklaştırma aldığında ailesine söyleyemediğini aktaran Malkoç, “Her gün işe gidiyor gibi sabah evden çıkıp akşam dönüyordum. Eşim askerdeydi. Ailemin yanında kalıyordum. Sonra da görevimize son verildi. Kimse bizi anlamıyordu. O, ‘bir metre bez’ dedikleri şeyin aslında bizim için anlamı çok farklıydı. Onların o anlamsız gördükleri şey benim için çok kıymetliydi. Kendimizle baş başaydık. Bir Rabbimiz vardı” diye konuştu.
Başörtüsünün kamu kurum ve kuruluşlarında serbest olmasından dolayı çok mutluğu olduğunu belirten Malkoç, “Sadece kendim için ya da yaşadıklarım için değil. Bizden sonraki nesillerin böyle şeyler yaşamalarını istemiyorum. İnsanların sizi dış görüntünüzdeki herhangi bir şeyle değerlendirmeleri gerçekten çok kötü bir şey” dedi.
“BU GÜNÜMÜZE ŞÜKÜRLER OLSUN”
Ümmiye Hatun da coğrafya öğretmeni olduğunu anımsatarak, 28 Şubat sürecinde başörtüsünü açmayarak bir tercih yaptıklarını vurgulayarak, “Recep Tayyip Erdoğan bizim için bir umuttu. Çünkü o da aynı dönemde mağdur olan kişilerden. Onun da yolu kesildi. Onda kendimizden hepimiz bir şeyler bulduk. Destekledik. Bu günümüze şükürler olsun. Ümit ettiğimiz, dua ettiğimiz pek çok şeye bugün sahip olduk. Geriye dönük olarak şunu söylüyorum. Allah’ım bizi bir daha zalimlerle, zalim idarecilerle imtihan etme” ifadelerini kullandı.
Başörtüsüne ilişkin kararı değerlendiren Hatun, “Muhteşem bir karar. Bir daha öyle bir şeyin sorun olmaması için gereken her türlü adımın atılmasını istiyorum. Ülkemizde kimse kimseye bu şekilde zulmedemesin” dedi.
ANNESİ İŞE BAŞLADIĞINI GÖREMEDİ
Nebahat Ünver ise felsefe grubu öğretmeni olduğunu dile getirerek, “Göreve başladığımda artık 28 Şubat süreciydi. Gider gitmez uyarı cezaları vermeye başladılar. Kısa süre sonra da işimizden atıldık” diye konuştu.
Annesinin Başbakan Erdoğan’ı çok sevdiğini aktaran Ünver, “Annem diyordu ki, ‘bu Başbakan sizin meselenizi halledecek.’ Beni en çok üzen şey annemin benim işe başladığımı görememesi. Çünkü annemi kaybettim. İki ay sonra af çıktı. Göreve alındık. Bu beni çok yaraladı. Göreve başladığıma hiç sevinemedim” ifadelerini kullandı.
Başörtüsüyle ilgili belki bir zamanlar hayal edemeyecekleri bir karar olduğunu dile getiren Ünver, “Bu konuda mağdur olan çok insan vardı. Böylece bu mağduriyet ortadan kalkmış oldu” dedi.
“ŞU BAŞINIZDAKİ ÖRTÜ HERŞEYİ BİTİRİYOR”
Handan Kırılmazkaya da 28 Şubat sürecinde Sakarya İlköğretim Okulunda tarih öğretmeni olarak görev yaptığını ifade ederek, o tarihte okula müfettişler geldiğini söyledi.
Kırılmazkaya, müdür beyin kendisini odasına çağırdığını belirterek, “Müfettişlere, ‘benim nasıl bir öğretmen olduğumu sordunuz mu?’ dedim. Birisi, ‘hoca hanım biz sizi sorduk’ dedi. ‘Bir yıllık öğretmensiniz. Müdürünüz sizden hep övgüyle bahsetti. Okula yeni kütüphane açmışsınız. Öğrenciler, öğretmen arkadaşlar sizden çok çok memnunlar’ dedi. ‘Peki sorun ne o zaman’ dedim. ‘Sadece şu başınızdaki örtü her şeyi bitiriyor’ dedi. Soruşturmamı aldılar. İmzaladım. Ağlaya ağlaya eve geldim” diye konuştu.
Görevden atıldıktan sonra herkesin kendisini başörtüsü için işinden olduğu gerekçesiyle kınadığını belirten Kırılmazkaya, “En sevdiğiniz mesleğinizden atılıyorsunuz. Öğrencilerinizden uzaklaşıyorsunuz. Gerçekten öğretmenlik, seven insan için damarlarındaki kan gibi olur. Hiç vazgeçilmez olur. Hepsi bir kerede sizin tek bir inanç için gösterdiğiniz şey nedeniyle elinin tersiyle atılıyor” ifadelerini kullandı.
2006 yılındaki sicil affı için Başbakan Erdoğan’a teşekkür eden Kırılmazkaya, “O rencide edilişimizden sonra bizi onure etti. Ve nihayet Demokratikleşme Paketi. Rüya gibi. Türkiye için çok güzel bir karar. Çok mutlu oldum. Türkiye’ye yakışacak bir karardı” dedi.
Haber7
BENZER HABERLER