Son Dakika
İnternette sürekli aynı haber: ‘‘Sicil affı geliyor!’’ Gündeme taşımak için mi yoksa haber olmadığı dönemlerde vep sayfalarının trafiğini arttırmak maksadıyla mı yayınlanıyor anlamış değilim ama sicil affına dair çok fazla bilgi kirliliği yaşıyoruz. Açıkça söyleyeyim: Bu yönde hazırlanmış çoğu haberi okumuyorum bile. Çünkü af, ne MEB’ in ne de diğer bakanlıkların gündeminde… Ancak üzerinde önemle durulması gereken ve kamu sayfalarının unuttuğu bir ayrıntı var: Sicil affı niçin gerekli?
Son yıllarda öğretmen ve sendikaları en fazla uğraştıran sorunların başında disiplin cezaları geliyor. Yandaş uygulamalar sonucunda soruşturma geçiren çok sayıda arkadaşımız hak etmedikleri disiplin cezaları aldılar. Dönemin Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’ in 2012’ de Bağcılar’ da iftar çadırında 3196 müdüre kayıt parası sebebiyle ceza verdiğini söylemişti, hatırlarsanız. MEBBİS bilgi sisteminde Ceza Kayıt Kartları’ nda cezalar alt alta sıralandı. Ceza vermek bu denli kolaylaşarak sıradanlaştı, öğretmenlik mesleği ise aynı oranda itibarsızlaştı.
Disiplin cezası, 657/125’ te tanımı bulunan ‘‘yazılı uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma’’ olmak üzere 5 farklıdır. 14 Mart 2014’ te 6528 sayılı kanun gereğince 1702 sayılı kanun yürürlükten kaldırıldı. Her ne kadar dili ağır olsa da 1702/19’ da 10 farklı disiplin cezası tanımlanmıştır. Sicil affı ise disiplin cezaları nedeniyle oluşan kötü(!) sicilin temizlenmesi, cezaların silinmesi anlamına geliyor. Sicil affıyla cezalar hem MEBBİS bilgi sisteminden hem de özlük dosyalarından çıkartılır.
Sicil affından siyasî iktidar sadece 28 Şubat mağdurlarını anlamamalı! Hakkı gasp edilen tüm kesimler süre şartı koşulmaksızın affedilmeli! Af herhangi iki tarih arasında kararlaştırılırsa amacına ulaşmaz! Çünkü geçen yıl 28 Şubat’ ta yayınlanan Yönetici Atama Yönetmeliği’ nin 5/d maddesinde ‘‘Adlî/idarî soruşturma sonucu son dört yıl içinde yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.’’ ,
4 Ağustos’ taki yönetmeliğin 5/e maddesinde ‘‘Yazılı sınavın son başvuru tarihi itibarıyla son dört yıl içinde adlî/idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak veya aylıktan kesme ile daha ağır bir disiplin cezası almamış olmak.’’,
10 Ağustos’ taki yönetmeliğin 5/ç maddesinde ‘‘Görevlendirileceği tarih itibarıyla son dört yıl içinde adlî/idarî soruşturma sonucu yöneticilik görevi üzerinden alınmamış olmak.’’ şartı kurum yöneticiliği için aranıyordu. Yönetici görevlendirme 10 Ağustos yönetmeliğine göre yapılırsa ve sicil affı yönetici görevlendirmeden ileride bir tarihte yöneticiler için koşulan 4 yıl cezasızlık şartını kapsamazsa 4 yıl şartı nedeniyle görevlendirmesi yapılamayan idareci adaylarına haksızlık yapılmış olmayacak mı? 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması sebebiyle rütbesinde ilerleme 1 yıl geciken memurun da hakkı gözetilmeli. Aynı şekilde aday memurken çeşitli sebeplerle meslekten çıkartılan mağdurlar da benzer önlemlerle affedilmeli. Dolayısıyla af, kapsam ve süre bakımından dikkatle oluşturulmalı. Çünkü sicil affından sonra disiplin cezası sebebiyle çeşitli özlük ve ekonomik haklardan mahrum kalan memurlar kurumlarına dava açacaklardır. Hatta internette okuduğum bir röportajda meslekten ihraç edilen kamu personeli sicil affı ya da mahkeme kararı yoluyla mesleğine geri döndüğünde uzaklaştırıldığı dönem için maaş ve hizmet puanı talep edeceğini, kendisine bu cezayı veren muhakkikten vali ve bakana kadar herkese ayrı ayrı tazminat davası açacağını, iç hukuk yollarından sonuç alamazsa AİHM’ ye kadar gideceğini söylemiş. Belki biraz afakî görünebilir ama bana sorarsanız sonuna kadar haklı! Mahkemenin kadıya mülk olmadığı gibi ne MEB ne de diğer bakanlıklar, bir ceza verme makamı değildir!
En son af, koalisyon hükûmetinin 3 ayında 28 Eylül 1999’ da çıkartıldı. Neredeyse tüm sendikaların gündeminde ve her toplu sözleşme talepleri içinde olmasına rağmen 12 yıldır tek başına iktidar olan AKP henüz sicil affı çıkartmadı. (Sadece 19 Temmuz 2006’ da yayınlanmış başbakanlık genelgesi var.)
Bir mağduriyetle ilgili tüm haberler yalan olur mu? Sicil affı kapsamına yazılı uyarma, kınama gibi uyduruk cezalar da giriyor ancak bunun içinde meslekten çıkarılanlar da var. Bu hususta kamu/haber sayfalarının ilkeli ve etik habercilik yapması gerek. 2014 itibarıyla memurluktan çıkartılan kamu personeli 700’ ü, cezalı kamu çalışanı sayısı 30.000’ i geçmiş vaziyette! Disiplin cezası nedeniyle dava açıp kazananları da sayarsak ceza almış toplam memur sayısı 40 bini geçer.
Yandaş sendikaya üye olmak disiplin cezasından korunmak için en büyük kalkandır. Disiplin cezası almak için ise diğer sendikalardan herhangi birinin üyesi olmanız yeterlidir. Haa, bir de adınız soruşturma dosyasında yer alsın. Tanık ya da müştekî olduğunuz dosyadan zanlı olur çıkarsınız.
Disiplin cezası vermeye yetkili merciler, ellerindeki mühürleri tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmaya devam ediyorlar. Hiçbir şey bakî değildir! Bugün birilerinin kuklası olan insancıklar, gün gelir devran değiştiğinde kaçacak delik ararlar. (Ama bu omurgasızlar o kadar aşağılıklardır ki devran değiştiğinde yeni düzene bukalemun gibi hemen ayak uyduruverirler.) Dolayısıyla günümüzde sicil affı, yandaş olmadığı için kendisine disiplin cezası verilerek ödüllendirilen arkadaşlarımıza yapılan bu hatalardan devletin rücû etmesidir.
Disiplin cezaları ‘‘Benden değilsen hiçbir şeysin!’’ i tescil etmek için kullanılan büyük(!) makamlarda oturan gölgelerin ellerinde koz haline geldi. Hükûmet ileri bir tarihte de olsa kapsamlı sicil affını uygulamak zorunda kalacak. Sicil affı bekleyen arkadaşlarıma Can Yücel’ in bir şiiriyle cevap vererek sözlerimi noktalamak istiyorum:
‘‘Hiç merak etme!
Bunlar eveleye geveleye,
Eninde sonunda affı verecekler bize.
Ama biz onları,
Biz onları affetmeyeceğiz, azizim!’’
Yücel ÖNDER – Türk Eğitim-SenEsenler İlçe Başkanı
BENZER HABERLER