logo

New York Times’dan Çarpıcı Araştırma! Okullar Açılacak Ama Hangi Senaryo Güvenli?

New York Times’dan Çarpıcı Araştırma! Okullar Açılacak Ama Hangi Senaryo Güvenli?

Okulların yeniden açılması ve yüz yüze eğitime devam edilmesi sadece Türkiye’de değil, ABD’de de gündemin önemli bir parçası. New York Times’ın yaptığı araştırma ise kapalı sınıflarda öğrenciler arası Covid-19 bulaşını en aza indirgemenin yollarını 3 farklı senaryo ile gösteriyor.

Türkiye’de merakla beklenen açıklama geçtiğimiz günlerde yapıldı. Buna göre 2 Mart Salı günü itibarıyla tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda ülke genelinde yüz yüze eğitime başlandı. Düşük ve orta riskli illerde yüz yüze eğitime okul öncesi kurumlarda tam zamanlı, ilkokullarda seyreltilmiş sınıflarda haftada 2 gün olacak…

Ancak eğitimin başlama kararı dünyanın dört bir yanında da tartışılan bir konu. ABD’de Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri, okulların bir an önce açılması için yetkililere çağrılarını sürdürürken, veliler ve öğretmenler, havalandırması kötü sınıflarda koronavirüsün hızla yayılabileceğinden endişe ediyor.

New York Times, ülkede tanınmış bir mühendislik firması ve binaların sistem kurulumlarıyla ilgilenen uzmanlarla işbirliği yaparak, sınıflarda koronavirüs bulaşını azaltmak için atılabilecek basit adımları değerlendirdi. 

Nick Bartzokas, Mika Gröndahl, Karthik Patanjali, Miles Peyton, Bedel Saget ve Umi Syam’ın imzalarını taşıyan haber New York’taki tipik bir okulun sınıf düzeni üzerinden gidiyor ve çeşitli senaryoları değerlendiriyor.

New York Times bu noktada çeşitli senaryolarla bulaş ihtimalini kıyaslıyor. Şimdi bu senaryolara biraz daha yakından bakalım. (Not: Herkes maskeli – 1 öğrenci virüs taşıyor)

SENARYO 1: PENCERELER KAPALIYKEN

Pencerelerin tamamının kapalı olduğu bir durumda, enfeksiyonu taşıyan öğrencinin solunum yoluyla yaydığı virüs sınıftaki diğer herkesi kısa süre içinde etkisi altına alıyor. New York Times’a konuşan Harvard Sağlıklı Binalar programının direktörü Joseph G. Allen, hastalığın bulaşması için havadaki virüs miktarının ne yoğunlukta olması gerektiğine dair hala net bir bilgimiz olmadığını ancak “maruz kalmanın süre ve yoğunlukla orantılı” olduğunu belirtti. Pencerelerin kapalı olduğu durumlarda sınıfın havası kısa süre içinde doygunluğa ulaşıyor. İçeri temiz hava girmediğinden, kirleticiler sınıfın atmosferinde sirküle etmeye devam ediyor.

SENARYO 2: TEK PENCERE AÇIKKEN

Uzmanlar iyi havalandırmanın kapalı bir yeri kirleticilerden temizlemenin en etkili ve pratik yolu olduğunu altını çizerek söylüyor. Sağlıklı Binalar programı, her saat için 4 ila 6 kez hava değişikliği yapılmasını tavsiye ediyor. Uzmanlara göre bunun en etkin yolu filtreleme ve havalandırmanın aynı anda uygulanması.

Peki pencere açıldığında ne oluyor? İçeri giren temiz hava enfeksiyonlu öğrenciden yayılan kirleticilerin havadaki yoğunluk seviyesinin bir anda aşağı inmesini sağlıyor. New York Times simülasyonunda kış koşulları düşünülerek sadece 1 pencerenin açıldığı hesaba katıldı. Bu sayede hava dört kez değiştirilebildi. Bunu 6’ya çıkarmak için tek pencere yeterli olmuyor.

SENARYO 3: FAN VE HAVA TEMİZLEYİCİ VARKEN

Gazetenin değerlendirdiği üçüncü senaryoda, sınıfın penceresine bir kutu fan, arka köşesine ise HEPA filtreli bir hava temizleyici yerleştiriliyor. Bunların ikisi de kolay kullanılabilen ve maliyeti yüksek olmayan ürünlerden seçiliyor. Fan pencere kapalıyken bile sınıfa temiz hava girişini artırırken, temizleyicinin filtrelediği hava da ortamdaki kirleticilerin yoğunluğunun azalmasına yardımcı oluyor.

Bu senaryolar ve grafikler havalandırmanın önemini gösterirken, havadaki kirleticilerin yoğunluğuna başka bir açıdan daha bakmak mümkün. Sınıftaki havanın kirleticiler anlamında doygunluğa ulaştığı noktada, çeşitli seviyelerde yatay kesitleri alındığında ortaya çıkan tablo da çok çarpıcı. Yukarıdaki senaryoları yeniden ele alalım…

SENARYO 1: PENCERE KAPALI

Isınan hava yükseldiğinden kirleticilerin çok büyük bir kısmı tavana yakın seviyelerde toplanıyor. Öğrencilerin ağız burun hizasına gelen seviyelerde de önemli miktarda kirletici bulunuyor. Üstelik virüs öğrenciler arasındaki tanımlanmış sosyal mesafeye rağmen sınıfın en uzak köşesindeki kişiye bile kolayca ulaşabiliyor. Enfekte öğrencinin konumuna göre dağılımın yönü ve yoğunlaştığı bölgeler değişse de sınıfın tamamının riske maruz kaldığı ortada.

SENARYO 2: PENCERE AÇIK

Pencere açık olduğunda enfeksiyonlu öğrencinin yakınındaki kirletici yoğunluğu yine oldukça yüksek olmakla birlikte sınıfın diğer yerlerindeki öğrenciler bu duruma çok daha az maruz kalıyor.

SENARYO 3: FAN VE HAVA TEMİZLEYİCİ

Havadaki kirleticilerin yoğunluğunun en düşük olduğu senaryo bu. Kirleticiler sınıfın ön tarafında fanın üflediği noktada yoğunlaşıyor ve diğer yerlerde çok daha seyrek görünüyor. New York Times, bu şekilde sınıfın havasının 6 kez değişebildiğini ancak yine de atılacak adımlar olduğunu vurguladı.

Sağlıklı Binalar rehberine göre dikkat edilmesi gerekenlerin başında fanın içeri değil dışarı üflemesi var. Allen, “Kimin enfekte olduğunu bilemediğimiz için insanların yüzüne fan üflemesini de istemiyoruz” dedi. Ayrıca senaryoda fan ve açılan pencere sınıfın ön tarafında olduğundan hava filtresi sınıfın en arkasına yerleştirilmişti. Hava akım yönlerinin bilinmediği sınıflarda filtrenin sınıfın ortasına yerleştirilmesi de tavsiye ediliyor.

KATI KURALLAR KOYULDU

Normalde New York’ta bir sınıf, ortalama 30 öğrenciden oluşuyor. Öğrenciler dörtlü kümeler halinde birbirlerinin yüzünü görecek şekilde bir oturma düzenine sahip.

Şehirde yetkililer, okulların açılabilmesi için çok katı kurallar belirledi. Öğrencilerin sosyal mesafe kurallarına uymaları (6 feet yani 1,82 metre), maske takmaları ve sınıflarda en az 1 adet açılabilen pencere bulunması şart.

Sıraların arasında ideal sosyal mesafe sağlandığında her sınıfa 9 öğrenci yerleştirilebiliyor. Öğrencilerin hepsinin ön tarafa bakması gerekiyor.

Ancak koronavirüs hava yoluyla yayılan bir virüs olduğundan, sınıfın havalandırmasının kötü olması durumunda mesafeyi ayarlamak yeterli değil. Çünkü maskemiz olsa da kapalı bir odada solup alır verirken nefeslerimiz karışıyor. Örnekteki sınıfta nefes alan öğrencilerin aldıklarını nefesin yüzde 3’ünü başka öğrencilerin ve öğretmenin verdiği nefes oluşturuyor. Sınıftaki öğrencilerin bir tanesi bile asemptomatik (hastalık belirtisi göstermeyen) taşıyıcı olsa bütün öğrenciler virüse maruz kalma tehlikesi yaşıyor.

Not: Bu haberdeki bilgiler New York Times’ın 26 Şubat 2021’de yayımlanan “Why Opening Windows Is a Key to Reopening Schools” başlıklı haberinden alınmıştır.

Kaynak: Hürriyet

Etiketler: » » »
Etiketler:, , ,