Son Dakika
Hükümet’e yakınlığı ile bilinen Sabah gazetesinde bedelli askerlik rüzgarı esiyor. Gazetenin köşe yazarlarından Sevilay Yükselir ve Mahmut Övür bedelli beklentisi içinde olan 800 bine yakın insanın sorunlarını yazarken hükümete çözüm çağrısı yaptılar.
800 BİN KİŞİ VE AİLELERİ ACİLEN CEVAP BEKLİYOR
“Bu toplumsal bir sorun değil mi?” diye soran Mahmut Övür “Milli Savunma Bakanı Yılmaz’dan 800 bin kişi ve aileleri adına acilen bir cevap bekleniyor” dediği yazısında bedelli uygulamasının kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
İşte Sabah gazetesinden Mahmut Övür’ün yazısı:
Meclis, şu sıralarda başta çözüm süreciyle ilgili olmak üzere çok tarihi yasalara imza atıyor. Önemli bir süreçten geçiyoruz. Belki de bu nedenle aylardır beklenen “bedelli askerlik”le ilgili bir çalışma ortada yok. İş tamamen Milli Savunma Bakanlığı’nın inisiyatifine bırakılmış durumda.
Bu meseleye Bakan İsmet Yılmaz ne zaman el atar bilmiyorum ama durum giderek vahim bir hale geliyor.
Özellikle son günlerde, mail kutum ve twitter hesabım adeta mesaj yağmuruna tutulmuş durumda… Bir değil, binlerce mail geliyor.
“Bedelli askerlik yasası ne zaman çıkacak? Bize yardım edin…”
Dile kolay GBT korkusuyla hayatla bağı kopan neredeyse 800 bin insandan söz ediliyor. Aileleri ile birlikte o sıkıntıyı yaşayanların sayısı milyonlara ulaşıyor.
Siyaset, toplumdan yükselen taleplere çözüm üretmek için var. Daha önce gerekçe olarak “başvuru yetersiz” deniyordu ama şimdi durum farklı… Yaş ve para miktarının aşağı çekilme ihtimali sayının çok daha yüksek olacağını gösteriyor. Ayrıca durum GBT nedeniyle çekilmez hale geldi.
İnanılmaz sıkıntılar yaşanıyor. Bu sorunun bir an önce halledilmesi gerekiyor çünkü bedelli bekleyenlerin büyük çoğunluğu ailenin tek çalışanı…
Binlerce mailde dile getirilen feryatlardan sadece birinden, Van’da 4 yıldır devlet memuru olarak görev yapan bir bakayadan, yani asker kaçağından söz edeceğim…
Şöyle diyor:
“Maaşını devletten alan, sigortasını devlet yatıran, yeri yurdu belli olan bir asker kaçağıyım… Bir asker kaçağı olarak sistem bana oy bile kullandırttı. Ama nedense sadece GBT’ye yakalandığımda asker kaçağı oluyorum. Ailemi memlekete yolladım ama ben gidemedim. Karadan gitsem 60 km ilerde Balaban mevkiinde asker çeviriyor, havadan gitsem polis karşıma çıkıyor. Ee… Van denizi de memlekete kadar gitmiyor! Bu taraflarda acaba Mahmut abinin tavsiye edebileceği bir yol var mıdır:)) Şimdi beni bir şahıs kurumuma asker kaçağı diye şikayet etmiş. Kurum amirlerim bile bu durumda ne yapacağını bilemiyor. Sizden ricam lütfen bu işin üstüne gidin. Ya da bana Van’dan çıkacak bir yol gösterin.”
Onlarca insanın durumu çok daha vahim… Kurdukları veya yaptıkları işi sürdürmek zorundalar ama iş görüşmesi yapamadan, vergi dairesine gitmeden veya bir otelde bile kalamadan…
Bu toplumsal bir sorun değil mi?
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’la yerel seçim öncesi konuştuğumda “seçim yatırımı” olarak olaya bakmadıklarını, Genelkurmay’ın ihtiyacına göre hareket edeceklerini söylemişti. Aylar geçti, Genelkurmay’dan hiçbir açıklama gelmedi. Askerlik ve bedelli meselesi ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Doğrusu Eski Türkiye’den Yeni Türkiye’ye geçerken, bu meselenin de aynı ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Genelkurmay bu kadar bakaya biriktiren sistemi sorgulamalı ve yeni döneme uygun bir sistem getirmeli… Ortada 800 bin gibi bir rakam dolaşıyor. Bu kadar insan asker olmak için başvursa ne olur? Hepsini askere almak mümkün mü? Olaya “Hele bir başvursunlar bakarız” mantığıyla mı yaklaşacağız yoksa sistemi değiştirip bu sorunu kökten mi çözeceğiz?
Ayrıca Türkiye’yi yakından ilgilendiren Ortadoğu’daki yeni gelişmelerle ilgili bir durum varsa bunun da topluma açıklanmasında yarar var. Milli Savunma Bakanı Yılmaz’dan 800 bin kişi ve aileleri adına acilen bir cevap bekleniyor.
NEREYE GÖTÜRECEKSİNİZ BU KADAR ADAMI?
“Bedelli için daha neyi bekliyorsunuz?” diye soran Sevilay Yükselir ise hükümete acil eylem çağrısı yaptı.
İşte Sabah gazetesinden Sevilay Yükselir’in yazısı:
800 bin insan umut bağlamış kalemlerden dökülecek iki çift söze… Eminim sadece bana değil, bütün köşe yazarlarına ve televizyon programcılarına oluk oluk akıtıyorlar dert dolu mektuplarını. Bu kaçıncı yazım bilmiyorum ama sanırım bu dertli insanların sesini duyup da dile getiren birkaç gazeteciden biriyim. O nedenle sağolsunlar, “Bedellilerin Ablası” ilan etmişler bendenizi. Bir de Mehmet Akarca var. Bizim ATV’nin Ankara temsilcisi. Onu da “Abileri” sayıyorlar. Unuttuğumdan falan değil tabii… Uzun zamandır performansımın büyük çoğunluğunu Sakalsız ve Çetesi yani Paralel Devlet’le mücadeleye ayırdığımdan pek eğilememiştim bu mevzuya. Geçenlerde Sevgili Akarca arayıp da, “Ya bunlar seni çok seviyor… ‘Abla bizim derdimizle artık ilgilenmez oldu’ deyip senden şikayetçi oluyorlar” deyince tekrar gündemime aldım. Hem 1 milyona yakın vatandaşın kangrene dönüşmüş bu meselesini tekrar gündeme taşımak, hem de bedellilerin sözcülüğünü yapmada tek başına kaldığı için epeyce bi bunalan Akarca’ya destek atmak için:))
Bu arada önemli bir noktayı da belirtmeden geçmeyeyim. Geçen gün aHaber’de katıldığım Medya Dünyası programında Birsu Eren’le yaptığımız sohbetin sonunda söz verdiğim üzere bedelli konusunu gündeme getirince enteresan yorumlar yapıldı sosyal medyada. Art niyet hücrelerini teslim almış bazı ahmaklar bu konudaki çıkışımı ailemden birilerinin hatırına yaptığımı falan yazıp çizmiş. Bir kere şunu herkesin bilmesini istiyorum. Ailemde askerlikle ilgili herhangi bir şekilde derdi olan kimse yok. Bizdeki bütün erkekler paşa paşa gidip askerliklerini yapmışlardır. Yapmayan sadece oğlum. O da daha 16 yaşında. Askerlik yapmasına en az 5 yıl varken herhalde bu haykırışım onun için de değildir. Kaldı ki olsa ne olacak? Yani diyelim ki oğlum da bedelli askerlik bekleyen vatandaşlardan biri. Bir anne olarak oğlumun da talebini seslendirmemin nesi yanlış? Zaten ben bedelli askerlik beklentisinde olan kardeşlerimin onların ailelerinin psikolojilerini doğru anlayabilmek ve onlar adına doğru bir temsil yapabilmek için empati yapıyorum. Mesela düşünüyorum. Oğlum gelmiş 27 yaşına. Daha 1 yıl evvel çok prestijli bir uluslararası şirkette iş başı yapmış ama önünde duvar gibi duran askerlik derdi var. İşi bırakıp gitse, döndüğünde belki bir daha o şansı yakalayamayacak. Yakalasa bile kariyerin basamaklarını tırmanmakta geç kalmış olacak. Tabii benim oğlum için düşündüğüm bu senaryo en iyimser olanı. Gelen mektupların içerisinde öyle hikayeler var ki, insanın yüreği sızlıyor. Geçenlerde bir restorantta garson olarak çalışan 35 yaşlarında bir kardeşim dert yandı. Aldığı maaş bahşişlerle filan 2 bin TL civarındaymış. “Başbakan’ı dinledik çocukları üçledik” diyor. Annesinin bakımını da o üstlenmiş. Küçücük bir evde, 5 nüfusla geçinmeye çalışıyor zavallı. O kadar içim burkuldu ki anlattıklarına. “Ben şimdi kalkıp askere gitsem ne olacak benim bu çoluğumun çocuğumun durumu abla?” şeklinde isyan ederken o kadar haklıydı ki!” Hükümet benim yerimi dolduracak yani aileme ben askerden dönene kadar aynı şekilde bakacak garantiyi versin gitmezsem namerdim” diyor. Yani bu insanlar askerlikten falan kaçmıyor. Evet. Öyle bir kesim de var ama onlar azınlıkta.
Bu 800 bin kişinin bedelli beklentisi içerisinde olmasının temel sebebi geçim meselesi. Bunların çoğu askere gitmeleri halinde geride bırakacaklarının ne yapacağını düşünüyor. Gerçekten aile birliklerinin bozulacağı çok vahim olaylara sahne olur ülke. Zaten hadi hepinizi askere götürüyoruz demeye kalkışılsa bile bu imkansız. Nereye götüreceksiniz bu kadar adamı? Hangi kışlaya?
O nedenle bir kez daha sesleniyorum hükümete, yetkililere. Biz bu işi halının altına falan süpürerek çözemeyiz. Bir an evvel yeni bir paketle bedelliyi çıkarıp maaile kimyaları alt üst olan bu insanları rahata kavuşturmalıyız. Yoksa sürekli,’askere götürüleceğim’ korkusuyla yaşayan bu insanlar sonunda paranoyak falan olup bu kez olmadık işlerle başımıza dert olacaklar!
Kaynak: Kamumemurlar.com
BENZER HABERLER